Müslümanların 'kitap Medeniyeti'

Türkiye Diyanet Vakfı İstanbul Şubesi ve İstanbul Müftülüğü’nün yayını olan Din ve Hayat Dergisi’nin 27. sayısı yayımlandı. 27. Sayısında medeniyetimizin ana dinamiklerinden biri olan “Kitap”ı konu edinen dergide dosya konusu ile irtibatlı olarak birbirinden önemli isim ve makalenin yanında önemli mülakatlar da dikkat çekmekte.

“Kitap Medeniyeti” dosya konusu ile yayınlanan Din ve Hayat Dergisi, Prof. Dr. Rahmi Yaran tarafından kaleme alınan ve Müslümanın hayatının temelini oluşturan Kur'an'ı merkeze alan “Kitabım Kur'an” isimli yazı ile açılıyor. İmanın esaslarından birini teşkil eden “Kitaplara İman” bahsi, Prof. Dr. İlyas Çelebi tarafından; Kur'an'ın ezberlenmesi, yazılması, cem'i ve istinsahı ile ilgili “Kitap Olarak Kur'an-ı Kerim” başlıklı yazı ise Prof. Dr. Mustafa Altundağ tarafından kaleme alınırken Prof. Dr. İsmail Yiğit ise portre köşesinde Hz. Osman (r.a.)'ı yazdı.kapak “Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta Kutsal Kitap Kavramı” ise Prof. Dr. Ömer Faruk Harman tarafından ele alındı.

Osmanlı'yı başlı başına kitap medeniyeti kılan amiller üzerinde ve de özellikle öne çıkmış belli başlı telif eserlerin ve müelliflerin zikredildiği makaleyi Doç. Dr. Fatih Şeker yazdı. Osmanlı sosyal hayatında kitapla birlikte anılan mahfilleri ve meclisleri derceden yazıyı, Dr. Şemseddin Şeker hazırladı. Dr. Fatma Meliha Şen, divan bırakan Osmanlı kadın şairlerini kaleme alırken, tarih boyunca yaşanan kitap kıyımlarını odağına alan “Kül Olan Tarih” başlıklı yazıda Müjdat Arslan’ın imzası var. 1923-1960 Yılları arasında devlet eliyle yasaklanan, toplatılan kitapları değerlendiren yazıyı ise Dr. Kâmil Coştu dergi için kaleme aldı.

Dosyada bunun yanında Prof. Dr. İsmail E. Erünsal ve Yazma Eserler Kurumu Başkanı Prof. Dr. Muhittin Macit söyleşileri de Kitap Medeniyeti'nin farklı boyutlarına dikkat çekiyor. Yine bu sayıda İslam El Yazmaları Birliği (The Islamic Manuscript Association) üyesi üç araştırmacıyla E. Betül Çakırca’nın gerçekleştirdiği soruşturmada da dikkat çekici anekdotlar yer almakta.

İletişim: www.istanbulmuftulugu.gov.tr

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.