Müslümanların Mekke’de İlk Eğitim Gördükleri Yer Neresidir?

Darül Erkam nedir, neresidir? Peygamber (s.a.s.) Efendimiz dönemindeki ilk eğitim ve öğretim müessesesi; Darül Erkam’ın önemi ve Peygamberimizin (s.a.s.) Darül Erkam’da yetiştirdiği müminlerin özellikleri.

Nübüvvetin ilk senesinde Erkam bin Ebi’l-Erkam (r.a) Müslüman olduktan sonra ashâb-ı kirâm onun evinde gizli gizli toplanmaya başladılar.

DARÜL ERKAM NERESİDİR?

“Dârü’l-İslâm” diye de bilinen “Dârü’l-Erkam”, Mekke’de Safâ Tepesi’nden Merve’ye doğru hareket edildiğinde hemen sağda, Safâ Tepesi’nin eteklerinde idi. Yakın zamanlara kadar Mes’â’nın burasında bir kapı vardı ve ismi Dâru’l-Erkam idi. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) Kureyş müşriklerinden sakınarak bu mübârek evde bulunurlar, yanlarına gelenlere İslâm’ı anlatırlar, Kur’ân-ı Kerîm okuyup öğretirlerdi. Orada, beraberce namaz kılarlardı. Birçok insan İslâm ile burada tanışmıştır.

Hz. Ömer (r.a), nübüvvetin altıncı yılında Müslüman oluncaya kadar bu ev İslâm’ın teblîğ edilip öğretilmesinde büyük hizmetler îfâ etmiştir.

DARÜL ERKAM VAKFİYESİ

Erkam (r.a) Dârü’l-Erkam’ı daha sonra vakfetmiştir. Vakfiyesi şöyledir:

“Bismillâhirrahmânirrahîm. Bu, Erkam’ın Safâ’dan biraz ilerideki evi hakkında yaptığı ahd ü vasiyetidir ki, onun arsası Harem-i Şerîf’ten sayıldığından, o da haremleşmiş, dokunulmazlaşmıştır: Satılmaz ve tevârüs olunmaz. Hişâm bin Âs ve onun âzatlı kölesi buna şâhittir.” (İbn-i Sa’d, III, 242-244; Hâkim, III, 574-575/6129)

Dârü’l-Erkam, zamânımızda Suûdî Arabistan Krallığı tarafından yıkılarak Harem-i Şerîf’in arsasına katılmış, yâni aslına rücû etmiştir.

DARÜL ERKAM’DA İSLAM’A DAVET

Dâru’l-Erkam’daki gizli dâvet günlerinden, İslâmî usûle dâir şu netîceleri çıkarabiliriz:

  1. Gerektiğinde gizlilik bir dâvânın esâsı olmalıdır.
  2. Herhangi bir ictimâî, dînî ve siyâsî hâdisenin gerçekleşmesinde ilk ve zarûrî adım, eğitim ve öğretimdir. Bir dâvâya gönül veren fertlerin keyfiyet kazanması için, o dâvânın mantığı ve ahlâkı ile techîz edilmeleri gerekir.

Buna göre İslâmî faâliyetlerde kıyâmete kadar tutulacak yol ve tâkib edilecek usûl, Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’in bu tatbîkâtının ışığında teşekkül ettirilmelidir. İslâm’ın yeniden güçlendirilmesi ve yeni bölgelere ulaştırılmasında bu eğitim ve öğretim faâliyetlerine birinci derecede ehemmiyet verilmelidir.

PEYGAMBERİMİZİN YETİŞTİRDİĞİ MÜMİNLERİN ÖZELLİKLERİ

Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in yetiştirdiği İslâm cemaatinin mühim hususiyetleri şunlardır:

  1. Vahye tam icâbet ve onun önüne geçmemek,
  2. Vahyin ve îmânın vicdanlarına derinden tesir etmesi,
  3. Sabır
  4. Çok dua etmek ve duada ısrarlı olmak,
  5. Çok zikretmek ve çokça Kur’ân tilâvetinde bulunmak,
  6. İhlâs,
  7. Sebât…

Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

“Sabah akşam (her vakit) Rablerine, O’nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sabret! Dünya hayatının zînetini isteyerek gözlerini onlardan ayırma! Kalbini zikrimizden gafil kıldığımız, keyfinin peşine düşmüş ve işi gücü haddi aşmak olan kimseye itaat etme!” (el-Kehf, 28)

NİÇİN ERKAM’IN EVİ TERCİH EDİLDİ?

  1. Hz. Erkam’ın Müslüman olduğu bilinmiyordu.
  2. Erkam (r.a) Müslüman olduğunda 16 yaşlarındaydı. Kimse bir gencin evinde toplanılacağını tahmin etmezdi.
  3. Erkam (r.a) Benî Mahzum’dan idi. Bu kabile, Benî Hâşim’in karşısında duran kabilelerin bayraktarlığını yapıyordu. Kimse, düşman saflarından bir kimsenin evinde İslâm’ın anlatılacağını tahmin etmezdi.

Bütün bunlar, Dâru’l-Erkam’ın tercih edilmesindeki fetâneti ortaya koymaktadır.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Siyer-i Nebi.

İslam ve İhsan

DARÜL ERKAM NEDİR?

Darül Erkam Nedir?

DARÜL ERKAM NERESİDİR?

Darül Erkam Neresidir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.