Müslümanlığı Seçen Japon Akademisyen Türkiye'de Öğrencilerine İslam'ı Öğretiyor

12 yıl önce Müslüman olan ve Türkiye'ye yerleşen Japon Kayyim Naoki Yamamoto, ülkesinde İslam'ı seçen öğrencilere İstanbul'da din eğitimi veriyor.

Uluslararası İhtida Kongresi'ne katılmak üzere Konya'ya gelen 32 yaşındaki Japon akademisyen Kayyim Naoki Yamamoto, İslam ile tanışmasını anlattı.

Yamamoto, İslam'daki ahlak ve toplumsal öğretilerin kendisini etkilediğini belirterek, 12 yıl önce Müslüman olduğunu söyledi.

İslam'ın emir ve yasaklarını, kural ve tarihini öğrenmek üzere Türkiye'ye gelmeye karar verdiğini aktaran Yamamoto, İstanbul'daki eğitim merkezinde Türkçe, Arapça ve Farsça ile Kur'an-ı Kerim ve İslami ilimleri okuduğunu kaydetti.

"Japonya'da ihtida sayısı artıyor"

Yamamoto, Marmara Üniversitesinde doktor öğretim üyesi olarak akademik çalışmasını sürdürdüğünü ifade ederek, "İslam ile tanıştıktan sonra tebrik edenler oldu. Japonya'da üniversitedeki, sonradan Müslüman olan hocamın vesilesiyle İslam'a girdim. Japonya'da Müslüman olanların sayısı artıyor. İslam'a giren talebe çok fazla var. Her yıl yeni talebeler geliyor. Japonya'da Müslüman olmak çok kolay ama Müslüman olarak yaşamak önemli. Japonya'da İslam hakkında bilgi çok eksik. Müslüman kimliğini yaşamak zor." diye konuştu.

"Müslüman entelektüeller yetiştiriyoruz"

"Müslüman olduktan sonra 'İbadetler nasıl yapılır, helal-haramlar neler?' bunları öğrenmek için Türkiye'ye geldim." diyen Yamamoto, şunları kaydetti:

"Müslüman olduğumda çok büyük mutluluk yaşadım. Şimdi bir proje yürütüyorum, İslam'a giren Japonları Türkiye'ye getirerek, İslam ve kültür eğitimi veriyorum. Ayrıca Türkçe, Arapça ve Farsça öğreniyorlar. Müslüman entelektüeller yetiştiriyoruz, onlara eğitim fırsatı veriyoruz. Şu anda 5 yeni Müslüman öğrencim var. Özel mekanlarda ve bir vakfın etüt salonunda düzenli olarak bir araya geliyoruz. Ayrıca online eğitim programıyla da dersler yapıyoruz. Bu öğrenciler ileride Japonya'ya döndüğünde bu eğitim faaliyetlerini yürütecek. Orada Müslüman olanların ilimden mahrum kalmamaları için talebelerim eğitim verecek. Onlar da diğerlerine derken, bu silsileyle devam edecek."

"Japonya'ya döndüğümde İslam'ı anlatacağım"

Yamamoto'nun öğrencilerinden Japonya'nın Nagoya kentinden gelen 24 yaşındaki Hüseyin Jumpei Watanabe de 5 yıl önce Müslüman olduğunu söyledi.

Suriye ve Irak'ta zor zamanlar yaşayan Müslümanların durumundan çok etkilendiğini belirten Watanabe, "Onları tanımak isterken İslam ile tanıştım. Şu an Türkiye'de dil öğreniyorum. Ülkemde sosyal bilimler üzerine yüksek öğrenim görüyordum. Japonya'ya döndüğümde İslam'ı anlatacağım." diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.