Müşrik Velîd b. Mugîre’nin İtirafı

Abdullah Sert Hocaefendi, Şifa-i Şerif eserinden elit bir müşrik Velîd b. Mugîre’nin itirafını okuyor...

VELÎD İBNİ MUGÎRE’NİN İTİRAFI

Velîd ibni Mugîre, Peygamber Efendimiz’in sözünü ve kendisine oku[1]duğu Kur’ân-ı Kerîm’i işitince, onun belâgatının tesirinde kalıp duygulanmıştı. Yeğeni Ebû Cehil, onun yanına geldi ve bu hâlini yadırgadı. O zaman Velîd ona şunları söyledi:

“Vallahi hiçbiriniz benim kadar şiir bilmez. Vallahi Muhammed’in söyledikleri şiire hiç benzemiyor.” (Hâkim, el-Müstedrek (Atâ), II, 550-551, nr. 3872)

Anlatıldığına göre hac mevsimi yaklaşınca Velîd ibni Mugîre Kureyşlileri toplayıp onlarla şöyle konuşmaya başladı:

“Çeşitli Arap kabilelerinin halkı Mekke’ye geliyor; Muhammed hakkında onlara ne diyecekseniz ağız birliği edin de, birbirinize aykırı şeyler söylemeyin!”

“Onun kâhin olduğunu söyleyelim.”

Kur’an âyetlerinin geçmişte olan kıssalar ve ileride meydana gelecek hâdiseler hakkında verdiği bilgileri, Resûlullah’a cinlerin söylediğini zannettikleri için, ona “kâhin” demenin uygun olacağını ileri sürdüler.

“Vallahi o kâhin değildir; onun sözleri kâhinlerin mırıltılarına ve secili sözlerine hiç benzemiyor.”

“Öyleyse delidir diyelim.”

“Hayır, o deli de değildir. Onda delilerin garip hâli ve saçmalıkları yok.”

“O zaman şâir diyelim.”

“O hiç olmaz. Biz şiirin her türünü biliriz: Recez ve Hezec bahirlerini, karîz, mebsût ve makbûz gibi şiir çeşitlerini biliriz. O, şâir de değildir.”

“Öyleyse sihirbaz olduğunu söyleyelim.”

“Hayır, o sihirbaz da değildir. Ne sihirbazlar gibi ağzından tükürük saçarak üflüyor ne de ipe düğüm atıyor.”

“O zaman ne diyeceğimizi sen söyle?”

“Muhammed hakkında söylediklerinizin hepsinin asılsız olduğunu biliyorum. Söylenecek en uygun söz yine de sihirbaz demektir. Çünkü onun getirdiği din; babayla oğulu, kardeşle kardeşi, karıyla kocayı birbirinden ayırıyor; insanı kendi boyundan, soyundan koparıyor.”

Bunun üzerine Araplar, ayrı ayrı yollara dağılıp Mekke’ye gelenleri İslâmiyet’ten sakındırmaya başlayınca Allah Teâlâ şu âyetleri indirdi:

“Tek başına yarattığım kimseyi Bana bırak. Ona bol bol servet ve dizinin dibinden ayrılmayan evlâtlar verdim. Her şeyi önüne serdim. O daha da vermemi bekliyor. Asla! Çünkü o, âyetlerimize karşı direnip durdu. Ben de onu zorlu, sarp bir yokuşa süreceğim. Düşünüp taşındı, ölçüp biçti. Kahrolası, nasıl da ölçüp biçti! Yine kahrolası, nasıl da ölçüp biçti!

Sonra bakındı. Sonra kaşını çattı, suratını astı. Sonra kibirlenip sırtını döndü. Dedi ki: “Bu öteden beri yapılagelen bir büyü.” (Müddessir 74/11-24.)

Kaynak: Kadı İyaz, Şifa-i Şerif

İslam ve İhsan

MEKKELİ MÜŞRİKLERİN MÜSLÜMANLARA YAPTIKLARI ZULÜM VE İŞKENCELER

Mekkeli Müşriklerin Müslümanlara Yaptıkları Zulüm ve İşkenceler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.