Müşriklerin Mescide Girmesi ile İlgili Hadisler

Müslüman olmayan kimsenin camiye girmesi caiz midir? Müşriklerin mescide girmesi ile ilgili hadisler…

Enes bin Mâlik radıyallahu anhdan; rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Bir zat devesine binmiş olarak mescide girdi. Devesini mescide çökertip bağladıktan sonra:

Muhammed hanginizdir, dedi? Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem esbabın arasında dayanmış duruyordu. Biz ona:

Şu dayanan beyaz benizli dedik. Adam Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme:

Ey Abdülmuttalib’in oğlu dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona:

“Seni dinliyorum söyle,” buyurdu. Adam:

Ey Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Sana soruyorum, dedi. Enes hadisi sevketti. (Ebû Dâvûd, Salât, 23/486; Buharî, Kitâb’ul-İlim, b. 6, s. 23, c. 1; Neseci, Kitâb’us-Siyam, b. 1, s. 132, c. 1; İbn-i Mace, Kitâb’ul-İkâmet’üs-Salât, Kitâb’ul-Fiten, b. 194-50, n. 1402, s. 422 c. 1)

Hadisin Açıklaması

Bu hadiste, o kimsenin devesini mescide çöktürdüğü, gelecek hadiste ise mescidin kapısına çöktürdüğü rivâyet, ediliyor. Bu hadis-i şerif Hakim camide bulunup davasını hallettirmek, borçlusu camide olup onu istemek gibi bir sebeple kafirin camiye girebileceğine delâlet eder.

*

İbn-i Abbas radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre şöyle dedi:

Sa’d bin Bekir oğulları, Dimâm bin Sa’lebe’yi, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selleme gönderdiler. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selleme geldi, devesini mescidin önüne çökertip bağladıktan sonra mescide girdi. İbn-i Abbas

“- Bir önce geçen hadisin benzerini zikretti. Ve şöyle dedi:

“- Dimâm bin Sa’lâbe dedi ki:

İçinizde Abdülmuttalib’in oğlu hanginizdir? Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Abdülmuttalib’in oğlu benim,” buyurdu. Dimâm ey Muttalib’in oğlu dedi. İbn-i Abbas hadisi sevketti. (Ebû Dâvûd, Salât, 23/487)

*

Ebû Hüreyre radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre şöyle dedi:

Yahudiler Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme geldiler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Mescidde eshabı arasında oturuyordu. Kendilerinden zina eden bir erkekle kadın arasında (Ne yapacaklarını sormak üzere geldiler.) Ey Ebe’l Kasım dediler. (Ebû Dâvûd, Salât, 23/488)

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

GAYRİMÜSLİMLERİN CAMİYE GİRMESİ CAİZ MİDİR?

Gayrimüslimlerin Camiye Girmesi Caiz midir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.