Musul’u Özgürleştirme Oyunu

“Irak’ta her devlet DEAŞ bahanesiyle kendi çıkarlarının peşinde koşuyor. Musul’da yaşanan bir sistem kriziyken, bölge uluslararası tezgâhların olduğu bir krize dönüştü. “Ortadoğu’nun Suudi Arabistan’dan sonra en büyük petrol rezervine sahip ülkesi Irak eğer anayasal ve sistemsel bir birleşme olmazsa mezhepsel bir şiddetin pençesine düşebilir.”

Uluslararası tezgâhların olduğu bir kriz” Musul’un özgürleştirilmesi klişesiyle başlatılan operasyonu böyle özetliyor ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Franklin Jeffrey. Yerinde bir tespit...

Peki, Irak ve Suriye üzerinden yürüyen bu uluslararası tezgahta ne hazırlanıyor, bölge nereye sürükleniyor? Artık vekillerin değil asıl aktörlerin bilfiil sahada olduğu savaşta günün sonunda nasıl bir Irak, nasıl bir Suriye, hatta nasıl bir Ortadoğu ile karşılaşılacak? Tam bir muamma…

Gerçekten zor günlerden geçiyor coğrafyamız. Dostlukların, düşmanlıkların birbirine karıştığı, müttefiklerin konjonktürel olarak değiştiği, kimin gerçek dost kimin gerçek düşman olduğu tam olarak kestirilemeyen çetrefilli zor günler…

ABD eski büyükelçisi James Jeffrey’in de altını çizdiği bu uluslararası tezgâhta kim, neye oynuyor peki?

Mezhep savaşı mı çıkartılmak isteniyor?

Etnik fay hatlarıyla oynanarak bölge halkları birbirine boğazlatılmaya mı çalışılıyor?

Bununla ne hedefleniyor? İslam, İslam’a boğdurulmaya mı çalışılıyor?

Bir taşla bir kaç kuş vurulmak istendiği muhakkak ta kaç kuş vurulmak isteniyor belli değil?

DAİŞ GERÇEK HEDEF DEĞİL

Çok fonksiyonlu İngiliz anahtarı ya da her kapıyı açan maymuncuğa benzetilen DAİŞ’in gerçek hedef olmadığını artık görmeyen kalmamıştır herhalde. Batılılar dahi bugün bunu itiraf ettiklerine göre…

O aylardır hazırlığı yapılan Musul operasyonunun, şehri DAİŞ’in elinden kurtarıp, özgürleştirmek için yapılmadığı da artık herkesçe malum. Musul halkını çok düşündükleri için bir araya gelmiş değil 63 ülke, Irak ordusu, Peşmergesinden tutun da, Haşdi Şabisi’ne, PKK/PYD terör örgütlerine varıncaya kadar onlarca gruptan oluşan askeri unsur. Musul’un “DAİŞ’ten kurtarılması, özgürleştirilmesi operasyonuna.” bir tek Türkiye’yi istemiyorlardı. Neden acaba?

Mesele başka çünkü. Mesele, özgürleştirme, DAİŞ’ten temizleme kılıfı altında Musul’un demografik yapısını değiştirmek, özellikle de Sünnilerden arındırmak. Musul’daki operasyonun arkasındaki niyet bu kadar net. Bunun önünde tek engel de Türkiye görüldüğü için Bağdat’taki kukla yönetimi bağırtıyorlar “Türkiye’yi Musul’da istemiyoruz” diye.

Kaynak: Beytullah Demircioğlu, Altınoluk Dergisi, 369. Sayı

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.