Mutaffifîn Suresinin Meali

KUR’ÂNIMIZ

Mutaffifîn ne anlama gelir? Mutaffifîn sûresinin anlamı veyahut mealini yazımızda okuyabilirsiniz...

Mutaffifîn sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 36 âyettir. İsmini, birinci âyette geçip “ölçü ve tartıda hîle yapanlar” mânasındaki اَلْمُطَفِّف۪ينَ  (mutaffifîn) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 83, iniş sırasına göre ise 86. sûredir.

MUTAFFİFİN SURESİNİN MEALİ

Mutaffifîn sûresi, 36 âyettir.

  1. Ölçü ve tartıya hîle karıştıranların vay hâline!   
  2. Onlar, insanlardan bir şey ölçerek aldıkları zaman tastamam alırlar.       
  3. Fakat kendileri başkalarına bir şey satarken, eksik ölçüp tartarlar.           
  4. Sahi onlar, yeniden diriltileceklerini hiç akılarına getirmezler mi?            
  5. O büyük günde?             
  6. Öyle bir günde ki, bütün insanlar kabirlerinden kalkıp, hesap ve ceza için Âlemlerin Rabbinin huzurunda divan dururlar!               
  7. Gerçek şu ki, doğru yoldan sapmış kâfirlerin defteri Siccîn’­dedir.            
  8. Bilir misin nedir Siccîn?
  9. O, kâfirlerin amellerinin yazıldığı, rakamlanıp mühürlendiği bir defterdir.          
  10. Gerçeği yalanlayanların o gün vay hâline!           
  11. Onlar, hesap ve ceza gününü yalanlıyorlar.        
  12. Oysa onu, ancak hiçbir sınır tanımadan haddini aşan ve günaha dalan kimse yalanlar.   
  13. Kendisine âyetlerimiz okunduğu zaman: “Bunlar eskilerin masalları!” der geçer. 
  14. Hayır, gerçek hiç de öyle değil! Aslında onların işledikleri günahlar, kalplerini bütün bütün paslandırmıştır.         
  15. Heyhât! Gerçek şu ki, o gün onlar Rablerinin yakınlığından, O’nun rahmetinden ve O’nu görmekten mahrum kalacaklardır.
  16. Sonra onlar, kesinlikle o kızgın alevli cehenneme gireceklerdir.
  17. Sonra da kendilerine: “İşte budur sizin yalanlayıp durduğunuz azap!” denecektir.
  18. Hayır! Hayır! Şüphesiz iyilik, ihlas ve fazilet sahibi kişilerin defteri İlliyyûn’dadır.
  19. Bilir misin nedir İlliyyûn?            
  20. O, iyilerin amellerinin yazıldığı, rakamlanıp mühürlendiği bir defterdir. 
  21. Allah’a en yakın has kullar onu görür ve incelerler. 
  22. İyilik, ihlas ve fazilet sahibi kimseler, ebedî cennet nimetleri içindedirler.
  23. Koltuklar üzerine oturmuş, sevinçle etrafı seyrederler.
  24. Öyle ki onları saran nimetlerin sevinç ve parıltısını yüzlerinden okursun.         
  25. Onlara, her türlü zarara karşı ilâhî teminat mührü taşıyan hâlis bir içecekten içirilir.
  26. Bir içecek ki içimi bittiğinde ağızda misk kokusu bırakır. İmrenip yarışacak olanlar, işte bu cennet devleti için yarışsınlar!        
  27. Ona biraz da, cennetin en yüksek mevkiinden kaynayan Tesnîm pınarından katılmıştır. 
  28. Tesnîm bir pınardır ki ondan sadece Allah’a en yakın has kullar kana kana içer.
  29. Günahlara dalmış inkârcı suçlular, dünyada iken mü’minlerle alay edip, onlara gülüyorlardı.      
  30. Yanlarından geçerken kaş göz hareketleriyle onları küçümsüyorlardı.
  31. Dostlarının yanına dönerken, yaptıkları bu densizliğe sevinip övünerek dönüyorlardı.
  32. Mü’minleri gördükleri zaman da: “Bunlar gerçekten sapıtmış tipler!” diyorlardı.      
  33. Oysa onlar, mü’minler üzerine gözcü ve denetleyici olarak görevlendirilmiş değillerdi.  
  34. İşte bu gün de iman edenler o kâfilere gülerler.             
  35. Koltuklar üzerine oturmuş, onların cehennemdeki hallerini seyrederken!           
  36. Nasıl, buldu mu o kâfirler yaptıklarının tam karşılığını?

Kaynak: kuranvemeali.com