Nâfile İbadetler mi Önemli Yoksa Hizmet mi?
Samimî ve hakîkî bir âşık, sevdiği uğrunda canını bile verse, yine de bir fedakârlık yapabildiği hissi taşımaz. Sanki borcunu ödüyormuş gibi rahatlıkla bütün varlığını cömertçe harcar. Gerçek bir müʼminin Allah için yapacağı hizmet, gayret ve fedakârlıkları da böyledir.
Tasavvufî terbiyede de hizmetin ehemmiyeti çok büyüktür. Gönülleri; tevâzû, mahviyet, mahlûkâta şefkat ve merhamet duygularıyla tezyîn etmenin en müessir yolu, Allah rızâsı için hizmet etmektir. Bu bakımdan bütün mürşid-i kâmiller, sâliklerinin terbiyesinde hizmeti mühim bir ilerleme vâsıtası olarak telâkkî etmişler ve; “Hizmet eden, himmete nâil olur.” buyurmuşlardır.
Hizmet, gönülleri mânevî zirvelere ulaştıran müstesnâ ve ulvî bir basamaktır. Öyle bir basamak ki, ilâhî vuslat ve sonsuz mükâfâta mazhar olanların cümlesi; peygamberler ve evliyâ, ebrâr ve asfiyâ, hep bu basamağın üzerinde yücelmişlerdir. Yani bir ömür Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in:
“Bir kavmin efendisi onlara hizmet edendir.” [1] hadîs-i şerîfinin müşahhas numûneleri olmuşlardır.
HİZMET Mİ ÖNEMLİ NÂFİLE İBADETLER Mİ?
Ubeydullah Ahrâr Hazretleri şöyle buyurur:
“Şeyhlerimiz, istikbâlinden ümitvâr oldukları kişileri hizmet ile meşgul ederlerdi.” [2]
“Zamanın îcâbı ve zarureti ne ise onunla meşgul olmak lâzımdır. Zikir ve murâkabe, bir müslümanı huzura kavuşturacak olan bir hizmet bulunmadığı zaman yapılır. Bir insanın sıkıntısını giderip gönlünü kazanmaya vesîle olacak olan hizmet; zikir ve murâkabeden daha önde gelir. Bâzıları nâfile ibadetle meşgul olmayı, hizmetten daha mühim zannederler. Hizmetin semeresi, gönüllerde muhabbet ve huzurun yeşermesidir. «Kalpler, kendisine iyilik eden kişiye muhabbet besleyen bir tabiatta yaratılmıştır.» sözü bunu açıklamaktadır.
Nâfilelerin neticeleri, mü’minlerin sevgisinin neticeleriyle aslâ bir olamaz... Ben bu yolu sûfîlerin kitaplarından öğrenmedim, halka hizmetle elde ettim.”36
KÂMİL BİR MÜ'MİNİN ÜÇ SIFATI!
Nasıl ki bedenin maddî gıdâlara ihtiyacı varsa, rûhun da mânevî gıdâlara ihtiyacı vardır. İbadet, muâmelât ve ahlâk, rûhun en hayâtî ve zarurî gıdâlarıdır. Mü’minin ictimâî kulluk vazifelerinden biri olan hizmet de bunları tamamlayıcı bir mâhiyettedir. Mü’min, mümkün olduğu kadarıyla bunların hiçbirini ihmâl etmeyip hepsini şahsiyetinde cem etmeye çalışmalıdır.
Kâmil bir mü’min;
- Ahyâr sıfatında olmalı; takvâ ile ibadet ve nâfilelere ehemmiyet vermelidir.
- Ebrâr sıfatında olmalı; nefsini terbiye için çile ve hizmetlere koşmalıdır.
- Şüttâr sıfatında olmalı; Hakk’a vuslat yolunda ibadet ve hizmet vazifelerini, büyük bir aşk, vecd ve mânevî istiğrak hâlinde îfâya gayret göstermelidir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları.
YORUMLAR