Nahl Suresinin 40. Ayeti Ne Anlatıyor?
Nahl suresinin 40. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Allah’ın her şeye gücünün yettiğini bildiren âyet; Nahl suresinin 40. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...
Kur’an’da şöyle buyrulur:
اِنَّمَا قَوْلُنَا لِشَيْءٍ اِذَٓا اَرَدْنَاهُ اَنْ نَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ۟
Biz bir şeyi murat ettiğimizde sözümüz “ol!” demekten ibarettir, o da hemen oluverir. (Nahl, 16/40)
ALLAH’IN HER ŞEYE GÜCÜ YETER
Bilgi:
Müşrikler, ölen bir kimseyi Allah’ın asla diriltmeyeceği konusunda Allah’a yemin ediyorlardı. Hâlbuki ölümden sonra dirilme, Allah’ın va’dettiği büyük bir gerçekti ve O’nun “Ol” demesiyle her şey oluverecekti. Rabbimiz bu gerçeği başka bir ayette şöyle beyan etmektedir: “De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın ve Allah’ın ilk yaratılışı nasıl başlatıp devam ettirdiğini görün. Allah, daha sonra ikinci hayatı da işte böyle gerçekleştirecektir; Allah’ın her şeye gücü yeter.” (Ankebut, 29/20)
Mesaj:
Ölümden sonraki dirilişe iman etmek için, çevremizdeki varlıkların yaratılışına bakmak yeterlidir.
Kelime Dağarcığı:
Kavl: Söz, ifade.
İrade: Bir şeyi yapıp yapmama hususunda karar verebilme ve bunu uygulama gücü; Allah’ın sübûtî sıfatlarından biri.
Kün!: Ol!
Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler
TEFSİR
- Kâfirler: “Allah, ölen kimseyi bir daha diriltmez!” diye var güçleriyle yemin ediyorlar. Hayır, elbette diriltecek! Bu, O’nun gerçekleşmesini üzerine aldığı kesin bir sözüdür; fakat insanların çoğu bunu bilmez.
- Diriltecek ki, hakkında anlaşmazlığa düştükleri gerçekleri onlara bütün açıklığıyla göstersin ve inkâr edenler de gerçekte birer yalancı olduklarını bilsinler.
- Biz bir şeyin olmasını dilediğimiz zaman, ona sadece “Ol!” deriz, o da hemen oluverir.
Rivayet edildiğine göre bir müslümanın müşriklerden birinde alacağı vardı. Borcunu almak için adamın yanına vardı. Konuşurken söz arasında: “Ölümden sonra beni dirilteceğini ümid ettiğim zâta yemin ederim ki alacağım şu kadardır” dedi. Müşrik: “Sen öldükten sonra diriltileceğine mi inanıyorsun?” dedi. müslüman, “Evet” deyince müşrik, var gücüyle yemin ederek “Hiç kimse öldükten sonra tekrar dirilmez” dedi. İşte bunun üzerine 38. âyet nâzil oldu. (Vâhidî, Esbâbu’n-nüzûl, s. 285)
Allah, ölüleri mutlaka diriltecektir. Burada bunun iki hikmetine işaret edilir:
› Böylece Allah Teâlâ, kimin mü’min kimin kâfir, kimin haklı kimin haksız, kimin doğru yolda kimin eğri yolda olduğunu kendilerine gösterecektir. Sonuçta herkes durumunu kesin bir şekilde bilecektir.
› Kâfirler de “âhiretin olmayacağı, Allah’ın ölenleri yeniden diriltmeyeceği” gibi sözlerinde yalancı olduklarını kesinlikle öğreneceklerdir.
Ölüleri diriltmek bakımından Allah için bir zorluk yoktur. Çünkü O, olmasını murat ettiği şeye sadece “Ol!” der, o da hemen oluverir. Yaratıklar için geçerli olan yorgunluk, bıkkınlık, acziyet, çaresizlik gibi noksan sıfatlar Cenâb-ı Hak için düşünülemez. O, noksan sıfatlardan pak ve uzak, tüm kemâl sıfatlarıyla muttasıf, ve mutlak kudret sahibi olan Allah Teâlâ’dır.
Bu bakımdan mü’minler Allah Teâlâ’ya sonsuz bir güven içinde zulme karşı mücadeleye devam edip, gerekirse bu uğurda tüm sevdiklerini fedâya ve İslâmı kolaylıkla yaşayabilecekleri daha uygun yerlere hicrete hazır olmalıdırlar. Nitekim İslâm’ın ilk yıllarında müslümanlar, kâfirlerin baskı ve işkenceleri yüzünden yurtlarını terk etmek mecburiyetinde kalmışlardı.
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com