Nahl Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Nahl suresinin 79. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? İnanan bir topluluk için ibretler olduğu bildiren âyet; Nahl suresinin 79. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...

Kur’an’da şöyle buyrulur:

اَلَمْ يَرَوْا اِلَى الطَّيْرِ مُسَخَّرَاتٍ ف۪ي جَوِّ السَّمَٓاءِۜ مَا يُمْسِكُهُنَّ اِلَّا اللّٰهُۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ

Semanın boşluğunda buyruk altına sokulmuş kuşları görmüyorlar mı? Onları (boşlukta) Allah’tan başkası tutmuyor. Kuşkusuz bunda inanan bir topluluk için ibretler vardır. (Nahl, 16/79)

İNANAN BİR TOPLUM İÇİN AYETLER

Bilgi:

İnsan etrafındaki varlıklara ibret nazarıyla bakarak zahmet çekmeden Allah’ı bulabilir, yeter ki sağlıklı düşünme imkânına sahip olsun. Zira kâinattaki bu dengeyi yaratan, kuşları uçuran, balığı suyun içinde yüzdüren ve bize çeşitli nimetler bahşeden yüce bir yaratıcının olmaması düşünülemez. O hâlde Allah Teâla, bütün bu nimetleri verirken ve bunları hatırlatırken insanlardan sadece şunu istemektedir: Saygıyla Allah’a yönelsinler, birliğini tanıyarak O’na teslim olsunlar, boyun eğsinler ve yalnız O’na kul olsunlar.

Mesaj:

  1. Ön yargılardan uzak olarak kâinata bakan bir insan, mutlaka Allah’ın varlığını gösteren deliller bulur.
  2. Kâinatta basit gibi gördüğümüz her olayın arkasında müthiş bir mühendislik ve fizik bilgisi vardır.

Kelime Dağarcığı:

Müsahhar: Buyruk altına alınmış.

Âyet: İşaret, alamet.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

  1. Onlar, göğün hava boşluğunda ilâhî emre boyun eğmiş bir halde uçuşan kuşlara bakıp hiç düşünmezler mi? Bunları orada tutan Allah’tan başkası değildir. Elbette bunda iman edecek bir toplum için nice deliller, işaretler vardır.

Kuşların düşmeden havada uçabilmeleri, Allah’ın hikmet ve kudretinin mükemmel olduğuna bir diğer delildir. Çünkü Allah, kuşu uçabilecek bir durumda, havayı da içinde uçulabilecek bir kıvamda yaratmasaydı bu mümkün olmazdı. Fakat Cenâb-ı Hak, kuşa tıpkı suda yüzen kimsenin yaptığı gibi, açıp kapatabileceği kanatlar vermiş, havayı da yarıp gitmenin mümkün olacağı ince ve latif bir biçimde yaratmıştır. İşte kuşu havada tutan ve onun uçmasını sağlayan Allah’tır. Buna ibret gözüyle bakıp tefekkür edenler Allah’ın kudret ve azametinin büyüklüğünü anlayabilecekleridir.

Muhammed b. Abdullah (r.h.) tefekkürün kademelerini ve bundan hâsıl olacak neticeyi şöyle açıklar: “Tefekkür beş türlüdür. Allah’ın âyetlerini tefekkürden mârifet meydana gelir. Allah’ın nimetlerini tefekkürden muhabbet meydana gelir. Allah’ın va‘dini ve sevabını tefekkürden ümit meydana gelir. Allah’ın tehdidini ve cezasını tefekkürden korku meydana gelir. Allah’ın bunca iyilik ve ihsânı karşısında nefislerin serkeşliğini tefekkürden hayâ ve pişmanlık meydana gelir.” (Bursevî, Rûhu’l-Beyân, V, 79)

Eğer Rabbinizin size olan şu büyük lutuf ve ihsanlarını hatırlayacak olursanız, şüphesiz Allah’ı daha yakından tanıyacak ve O’na daha gönülden kulluk yapmaya çalışacaksınız

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com

İslam ve İhsan

İNANMAK İHTİYAÇ MIDIR?

İnanmak İhtiyaç mıdır?

ALLAH’A İNANMAK BİZE NE KAZANDIRIR?

Allah’a İnanmak Bize Ne Kazandırır?

İNSAN DİNE NEDEN İHTİYAÇ DUYAR?

İnsan Dine Neden İhtiyaç Duyar?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.