Nahl Suresinin 9. Ayeti Ne Anlatıyor?
Nahl suresinin 9. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Allah'ın doğru yolu gösterdiğini bildiren âyet; Nahl suresinin 9. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...
Kur’an’da şöyle buyrulur:
وَعَلَى اللّٰهِ قَصْدُ السَّب۪يلِ وَمِنْهَا جَٓائِرٌۜ وَلَوْ شَٓاءَ لَهَدٰيكُمْ اَجْمَع۪ينَ۟
Doğru yol Allah’a aittir. Yolun eğrisi de vardır. Allah dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi. (Nahl, 16/9)
ALLAH DOĞRU YOLU GÖSTERİR
Bilgi:
İnsanın önünde hayatı boyunca daima iki yol bulunur. Bu yollardan biri doğru, diğeri de eğridir. Allah, verdiği akıl nimeti ve dini vasıtasıyla kullarına doğru yolu mutlaka gösterir. Şeytan ve nefis de insanı yanlış yola sokmaya çalışır. İnsanlar Allah’ın gösterdiği doğru yolu seçebilecekleri gibi şeytanın gösterdiği yanlış yola da gidebilirler. Allah bu noktada insanları özgür bıraktı ve özgür tercihlerinin sonucundan da onları sorumlu tuttu. Şu hâlde insan bu sorumluluğunu asla unutmamalı; nasıl bir yol tuttuğunu, nasıl inandığını, nasıl yaşadığını çok iyi düşünüp değerlendirmelidir.
Mesaj:
- Yaptığımız tercihlerden sorumluyuz. Dolayısıyla tercihimizi sırat-ı müstakim olan Allah’ın yolunda yürümekten yana yapmalıyız.
- Aklımızı kullanarak ve Kitab’a sarılarak nefsimizle ve şeytanla mücadele edebiliriz.
Kelime Dağarcığı:
Sebîl: Yol.
Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler
TEFSİR
- Allah atları, katırları, merkepleri de binmeniz için ve hayatınızı süsleyen bir zînet olsun diye yarattı. O, sizin bilemeyeceğiniz daha nice vâsıtalar yaratacaktır.
- Yolun doğrusunu göstermek Allah’a aittir. O yollardan eğri olanlar da vardır. Eğer Allah dileseydi, sizi hep birlikte doğru yola erdirirdi.
Cenâb-ı Hak at, katır ve eşeği de hem binit, hem de dünya hayatımızın bir zîneti, bir süsü olarak kullanmamız için yaratmıştır. Daha nice binit ve süs vasıtaları da var edecektir. Çünkü âyetteki يَخْلُقُ (yahluku) fiili geniş ve gelecek zaman ifade eden bir sîga olması hasebiyle “yaratır, yaratacaktır” mânasına gelir. Allah’ın devamlı yaratmasından bahseden bu ifade, tabii nakil vasıtalarının, yani bu maksat için insan tarafından evcilleştirilen hayvanların bahsinden hemen sonra geldiği için, belli ki, aynı kategoriden ama henüz bilinmeyen başka şeylere: yani, insan zekasına kazandırdığı icat yeteneği yoluyla Allah’ın yaratmakta devam edeceği yeni yeni ulaşım vasıtalarına işaret etmektedir. Medeniyet tarihinin birbirini izleyen her safhası, ulaşım vasıtaları alanında önceden hayal bile edilemeyen yeni yeni buluşlar göz önüne koyduğuna göre “bilmediğiniz daha neler yaratacaktır” yolundaki Kur’ânî ifade insanlık tarihinin ‘geçmiş-şimdi-gelecek’ her dönemi için geçerlidir. Biz bugün öncekilerin görmediği, bilemeyeceği otomobiller, trenler, gemiler, uçaklar gibi türlü binitler gördük. Kim bilir, bundan böyle de Allah Teâlâ bizim bilemediğimiz ve bilemeyeceğimiz daha neler yaratmış ve yaratacaktır.
Şüphe yok ki bütün bu binitlerden istifade etmek için, bunların yürüyebileceği yollar lazımdır. İnsana bunları icat edip yapma istidadını da Allah vermektedir. O bize hem dünyada yürüyecek maddi yollarımızı göstermekte, hem de cennet ve cemâline varan manevî yolları göstermektedir. Bu nimeti de peygamberleri vasıtasıyla kullarına ikram etmektedir. Fakat bütün yollar O’na varamaz. Bunlar içinde eğri olanları da vardır ki, bu yollarda yürüyenler hak yoldan sapmış olurlar. Fakat hayatın bir gerçeği olarak bu eğri yollarda yürüyenler de olacaktır. Eğer Allah dileseydi herkesi doğru yola erdirir, kimse yanlış yollara sapmazdı. Fakat Kur’an ve sünnetten öğrenebildiğimiz kadarıyla Rabbimizin bu yönde tecelli etmiş küllî bir iradesi mevcut değildir. O, sadece doğru yolu göstermiş, onu tercih edip etmemekte insanı özgür bırakmıştır. Esasen insanın sorumluluğu da bu özgürlüğe dayanmaktadır.
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com