Nail Dede’nin Okuma-yazma Hayali

Düzce‘de, çocukluğundan itibaren okuma imkanı bulamayan 87 yaşındaki Nail Dede, ilerlemiş yaşına rağmen okuma-yazma hayalini gerçekleştirmek istiyor.

Düzce’de, küçük yaşlarda okul sıralarından uzak kalan 87 yaşındaki Nail Saray, ilerlemiş yaşına rağmen içinden atamadığı okuma-yazma hayalini gerçekleştirmek istiyor.

İleri yaşına rağmen gözlük kullanmadan Kur’an-ı Kerim okuyabilen Saray, çocukluğunda imkan bulamadığı için öğrenemediği okuma-yazmayı şimdilerde gerçekleştirerek, çok sevdiği Kur’an-ı Kerim’i Türkçe mealinden de okuyabileceği günleri bekliyor.

Saray, çok istemesine rağmen okula gidemediğini, gençlik yıllarında da fırsat olarak gördüğü akşam okuluna da imkan bulamadığını anlattı.

‘MADEM HAFIZLIĞI YAPAMADIN, AL ÖKÜZLERİ ELİNE’

Çocukluk yıllarında hafızlık okuluna gittiğini kaydeden Saray, “Ben Kur’an kursuna gittim küçüklüğümde. O zaman benim okula gitmek için yaşım geçti, okula gidemedim. 13 yaşındayken de hafızlığı yapamayınca babamın yanına geldim, babam da ‘Madem hafızlığı yapamadın, al öküzleri eline.’ dedi. 130 dönümlük yeri hayvanlarla sürdüm, fındık işleri ile ilgilendim. Onu yap, bunu yap derken ömrümüz buraya geldi.” diye konuştu.

“OKUMA-YAZMA KURSU AÇILSA GİDERİM”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ve eşi Emine Erdoğan'ın okuma yazma seferberliği çağrısını anımsatan Saray, seferberliğin herkese lazım olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Bu yaptıkları çok iyi bir şey. Bilmeyenler de bilsin, herkes okusun. Eskiden Anadolu ve Karadeniz’den gelenler Türkçe konuşmayı bilmezlerdi. Okuma-yazma bambaşka. Anlaşmak için her hususta okuma ve yazma gerekir. Okuma-yazma kursu açılsa tabii ki ben de giderim. Biraz hastayım ama ben de gitmek isterim. Diploma almak için değil. Peygamberimiz 'İlim Çin’de de olsa gidin.' demiş. Bu da ilim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çok sevdiğini dile getiren Saray, “Sayın Cumhurbaşkanım, Allah senden razı olsun, böyle şeyler çıkardığın için bizi gururlandırdın. Sağ olasın, var olasın, Allah işine zeval vermesin. Allah sana selamet versin.” ifadesini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.