Nakşibendi Yolunun 11 Esası
Nakşibendi yolunun esasları nelerdir? Nakşibendilik’te (Nakşibendi tarikatında) 11 temel esas.
Abdülhâlık Gucdüvânî Hazretleri’nin Nakşibendilik’te Kelimât-ı Kudsiye adı altında ortaya koydukları esaslar şunlardır:
NAKŞİBENDİ YOLUNUN TEMEL ESASLARI
- Huş der-dem:Alınan her nefeste huzuru korumak, Allah’tan gâfil olarak tek nefes bile almamaktır. Çünkü terakkinin temeli nefes üzerindedir. Nefes alış ve verişinde ve iki nefes arasında gafletten uzak kalmak, Allâh’ın “Hayy” isminin tecellisi sayılır.
- Nazar ber-kadem:Bakışları ayak ucuna mıhlamak. Yürürken sağa sola bakan kimsenin ilgisi dağılır, kalbini havatır işgal eder. Bakışını ayak ucunda toplayan kimse, hem harama bakmaktan, hem de havatıra düşmekten kurtulur.
- Sefer der-vatan:Sâlikin kötü ahlak ve beşerî sıfatlardan sıyrılıp güzel ahlak ve melekî sıfatlara; aslî vatanına sefer etmesidir. Mürşid aramak üzere yapılacak sefer de buna dâhildir. Halktan Hakk’a sefere vesile olan her türlü fiildir.
- Hâlvet der-encümen:Kalabalık içinde fakat yalnız; halk içinde Hak ile beraber olmaktır. Beden ve suret halk ile meşgulken kalb ve sîretin Hak ile meşguliyeti demektir. Bunun gerçekleşmesi için insanın zikre kendini tam anlamıyla vermesi gerekir ki, böylece kişiyi hiçbir şey zikirden alıkoymasın.
- Yâd-kerd: Dilin zikriyle beraber kalbin de zâkir hâle gelmesi ve “nefy ü isbât” zikri ile kelime-i tevhidin hakîkatinde derinleşme gayretidir. Kulu Rabbinden gâfil bırakan bütün hevâ ve hevesleri, daha “Lâ ilâhe” derken kalpten nefyedip, Allah’tan gayrı bütün maksudları kalpten silip atmaktır. Daha sonra da kalbin bu arınmış zemininde “İllâllâh” hakîkatini sâbitleyip, gönlün yalnızca Allâh’a mahsus kılınmasına gayret etmektir.
- Bâz-geşt:Zikirde kendiliğinden hatıra gelen iyi ve kötü fikri kovmak demektir. Bilhassa nefes tutularak yapılan kelime-i tevhid zikrinden sonra: “İlâhî ente maksûdî ve rızâke matlûbî(Allâh’ım benim muradım sensin, senin rızândır, başka bir şey değil)” demektir.
- Nigah-daşt:Muhâfaza demektir. Hakk’ın tecelligahı olan kalb evine O’nun yüce zatına yabancı şeylerin, uygunsuz hatıraların girmesini önlemektir.
- Yad-daşt:Dil ile söylemeden Allâh’a dönüş hâlini korumaktır. Zikrin temin ettiği mânevî uyanıklığı devam ettirmek ve kendini dâimâ Hakk’ın huzûrunda bilmektir.
Bu sekiz kaideye ilâve olarak, eskiden beri bilinmekte olan üç esas daha vardır:
- Vukûf-i Zamânî:Vakte hâkim olmak, onu iyi değerlendirmek, sık sık nefsini hesâba çekerek her ânını mânevî uyanıklık içinde geçirmeye gayret etmek.
- Vukûf-i Adedî:Zikir sırasında sayıya riâyet etmek; aklı dağınıklıktan koruyup bir yerde toplamak; dikkati teksif etmek.
- Vukûf-i Kalbî:Zikirde kalbe yönelmek ya da kalbin Allâh’a yönelmesidir. Bu, “ihsân” duygusunun dâimî bir şuur hâline gelmesi demektir. Sâlik her fırsatta kalbini kontrol etmeli, onun ne hâlde olduğuna bakmalıdır. Zîra zikirde asıl matlûb, kalbin zikredilenden haberdâr olmasıdır.
Kaynak: Mehmet Lütfi Arslan, Marifet Meclisleri, Erkam Yayınları