Nalınla Namaz Kılmak ile İlgili Hadisler

Nalınla/terlikle namaz kılınabilir mi? Nalınla/terlikle namaz kılmak ile ilgili hadisler...

Abdullah bin Saib radıyallahu anhdan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi fetih gününde namaz kılarken gördüm. Nalınlarını da sol tarafına koydu. (Ebû Dâvûd, Salât, 89/648; Nesêi, Kitâbu’s-Salât, Babu eyne Yadau’l İmam Naleyhi, n. 777, s. 74, c. 2)

*

Abdullah bin Saib radıyallahu anhdan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Mekke’de bize sabah namazını kıldırdı. Mü’minûn sûresine başladı. (Surede) Musâ ve Harun’un veya Musâ veya İsa’nın zikri gelince:

Burada ravi İbn-i Ubbad şüphe etmiştir veya şüphe edenin olup olmadığında ihtilaf etmişlerdir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi öksürük tuttu. Okumayı keserek rükû yaptı. Abdullah bin Saib de bu namazda bulunuyordu. (Ebû Dâvûd, Salât, 89/649; Buharî, Kitâbu’s-Salât, b. Elcehri fissubhi; Müslim, Kitâbu’s-Salât, b. 35, n. 455, s. 336, c. 1; Nesêi, Kitâbu’l-İftitâh, b. 76; İbn-i Mâce, Kitâbu4l-İkâmeti’s-Salât, b. 5, n. 820, s. 268, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis kıraatin uzatılması sünnet olan namazlarda öksürük gibi bir mazeret meydana gelirse öksürük, kıraati helaldir ederek namaza devam etmektense okuduğu kadarı ile rükûa inmenin daha iyi olacağına delalet eder.

*

Ebû Said El Hudrî radıyallahu anhdan:

Bir zaman Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashabına namaz kıldırıyordu. Nalınlarını çıkardı. Ve onları sol tarafına koydu. Cemaat bunu görünce nalınlarını derhal çıkardılar. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namazını bitirince, “nalınlarınızı çıkarıp atmanıza sizi ne sevketti?” buyurdu. (Onlar da):

– “Senin nalînleririni çıkardığını gördük, biz de nalınlarımızı çıkardık,” dediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:

– “Bana Cebrail geldi. Ve nalınlarda pislik olduğunu haber verdi. Sizden biriniz mescide geldiği vakit, baksın, eğer nalınlarda insan pisliği veya tiksinilecek bir şey görürse, o pisliği silsin. O nalınlarla namazını kılsın,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 89/650)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerif namazın huşûuna mani olmayan, kendisinde pislik de bulunmayan ayakkabı ile namaz kılınabileceğine delâlet eder. Bu hadislerde geçen nalinden maksat ayakkabıdır. Bundan sadece abdest almada kullanılan tahta nalin anlaşılmamalıdır.

*

Bekir bin Abdullah radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den şu bir önce geçen hadis-i rivâyet etti:

Cibril, nalınlarda hubus vardı, dedi. Her iki yerde de (kazar, kelimesi yerine) hubus kelimesini söyledi. (Ebû Dâvûd, Salât, 89/651)

Hadisin Açıklaması

Hubus daha önce de izahı geçtiği gibi şeytanın erkeği ve pislik manasınadır. Burada pislik manasına kullanılmıştır.

Bir önce geçen hadiste Cibril’in nalinlerde eza (pislik) veya kazr (tiksinecek bir şey) olduğunu haber verdiği bildirilmişti.

Bu hadiste eza ve kazr lafızları yerine nalinlerde hubus olduğu bildiriliyor. Hem Hz. Cibril’in haberinde hem Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin sizden biriniz mescide geldiği zaman baksın. Eğer nalinlerinde “eza” ve “kazr” görürse onu silsin. Ve o nalınlarla namaz kılsın, cümlesinde de “kazr” ve “eza” lafızları yerine “hubus” lafzı kullanılmıştır.

*

Ya’lâ bin Şeddad bin Evs radıyallahu anh’ın babası Evs radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Siz Yahudilere muhalefet edin. Zira onlar nalınları ile ve mestleri ile namaz kılmazlar,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 89/652)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerifler ayakkabıda pislik yoksa onunla namaz kılmanın caiz olacağına delildir, ancak bu daha çok cami dışında uygulanabilir. Bugün camiler halı döşeli olduğu için dışarıda gezdiği ayakkabı ile secde yerini çiğnemek tozlanmaya sebep olacağı için uygun görülemez.

*

Âmr bin Şuayb radıyallahu anh’ın babasından, dedesinden rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi hem yalın ayak ve hem de nalınla namaz kılarken gördüm. (Ebû Dâvûd, Salât, 89/653; İbn-i Mâce, Kitâbu’l-İkâmetü’s-Salât, b. 66, n. 1038, s. 33, c. 1)

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

NAMAZDA MEKRUH OLAN ŞEYLER

Namazda Mekruh Olan Şeyler

NAMAZDA YAPILMASI MEKRUH OLAN DAVRANIŞLAR

Namazda Yapılması Mekruh Olan Davranışlar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.