Namaz Psikiyatrik Bir Tedavidir
Namazın bireysel ve toplumsal etkileri nelerdir? Kulu en iyi kim tanır?
Bir mütefekkir der ki:
“Namaz, psikiyatrik bir tedavidir. Çünkü namaz kılan, kendini yalnız hissetmez. O, en büyük güce bağlıdır. O gücün inâyeti (yardımları) içindedir. Namazı huşû içinde kılan bir toplumda psikiyatrik hastalık olmaz…”
Bizler, sahip olduğumuz bu mânevî hazinelerden gâfil kalırsak, bunların kıymetini bilmezsek, hattâ bu değerlerimize düşman olursak, saâdeti sefâlet çarşılarında arama hamâkatinden hiçbir zaman kurtulamayız.
Günümüzde yanlış adreslerden medet umma gafleti, problemleri çözüme kavuşturamadığı gibi, maalesef daha da kördüğüm hâline getiriyor.
Çocuğu narkotik müptelâsı olmuş, millî ve mânevî değerlerine düşman kesilmiş, suç örgütlerinin gönüllü bir kölesi hâline getirilmiş nice anne-baba; polisiye tedbirlerin yetersiz kaldığını, rehabilitasyon merkezlerinin ihtiyaca cevap vermekten ne kadar uzak olduğunu gördükçe, çaresizlik içinde feryâd ediyor.
KULU EN İYİ TANIYAN RABBİDİR
İnsanı en iyi tanıyan, onun ihtiyaçlarını en iyi bilen ve bunun çârelerini en isabetli şekilde tâyin ve tanzim eden, muhakkak ki onu yaratmış olan Allah Teâlâʼdır. İnsanı dünya ve âhirette huzura kavuşturacak en doğru bilgiyi de ancak Allah Teâlâ verebilir. Bu bakımdan gerçek huzur, kalbin vahiyle buluşmasında, yaşantımızın vahiyle âhenk teşkil etmesindedir.
Eskiden dergâhlar, toplum için âdeta bir mânevî rehabilitasyon merkezi gibiydi. İşi bozulan, evinde huzursuzluk yaşayan, dergâha gidiyor; orada sohbetin, zikrin, tefekkürün mânevî ikliminde âdeta rûhî bir tedavi gördükten sonra, yeniden müsbet bir enerji ve huzurla dolarak topluma dönüyordu.
Bugün de kalpleri bir dergâh hâline getirmek gerekiyor. Zira günümüz toplumlarının en büyük problemlerinden biri, gönül ehli sâlih kimselerin son derece azalmış olması. Bunun için, önce kendimizi, sonra da ulaşabildiğimiz bütün gönülleri, bir rahmet dergâhı kılmaya gayret etmeliyiz.
Kurʼân-ı Kerîmʼin 11 yerinde emr-i biʼl-mârûf nehy-i aniʼl-münker, yani tebliğ ve irşad sorumluluğumuz hatırlatılıyor. Fakat kendisi uyuyan, başkalarını uyandıramaz. Boş bardakla ikram olmaz. Bunun için evvelâ kendimizi, ilim, irfan ve ahlâk bakımından ihyâ etmeli, sonra da gücümüz yettiğince toplumun derdine dermân olmaya gayret göstermeliyiz.]
Yüce Rabbimiz; hakkı hak bilip uymayı, bâtılı da bâtıl bilip uzak durmayı, rızâsına medâr olacak sâlih amellerde bulunmayı, cümlemize nasip ve müyesser eylesin. Âmîn!..
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2024 – Aralık, Sayı: 466
YORUMLAR