Namaza Başladıktan Sonra Bir Müddet Susmak

Namaza başladıktan sonra bir müddet susmak ile ilgili hadisler.

Hasan radıyallahu anh’dan, Semure radıyallahu anh dedi ki:

Ben namazda iki yerde susulduğunu öğrendim. Biri imam tekbir aldığı zaman okumaya başlayana kadar, öbürü de Fatiha ve sûreyi okumayı bitirdikten sonra rükû edeceği andadır.

Hasan diyor ki: Ümran bin Hüseyin, Semure’nin bu haberine inanmamış. Bu rivâyet hakkında Medine’de bulunan Ubeyy’e mektup yazmış, Ubey, Semure’nin sözünü tasdik etmiştir.

Ebû Dâvud şöyle dedi: Bu hadis-i Humeyd “sûkûtun biri de kıraat bitirdikten sonradır.” şeklinde rivâyet etti. (Ebû Dâvûd, Salât, 123/777; İbn-i Mâce, Kitâbu’s-Salât, b. 12, n. 844, s. 275, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Bu hadiste geçen biraz durmaktan (sekteden) maksat iftitâh tekbirinden ayrıldıktan sonra ses ve nefesi kesip tekbirle kıraat arasını biraz ayırmaktır.

Fatiha ve sûreden sonra böyle ses ve nefesi keserek ara vermeye de sekte denmiştir.

Aslında sekte nefesi hapsedip sesi kesmektir.

Hanefî ve Mâliki mezhebinde bu sekteler mekruhtur.

Şâfiî ve Ahmed bin Hanbel hazretlerine göre namazda üç yerde sekte müstehaptır.

  1. Başlangıç tekbiri ile Fatiha arasında
  2. Fatiha ile sûre arasında
  3. Sûre bittikten sonra rükûa inileceği sıradadır. (Maalim-üs-Sünen, c. 1, s. 376)

*

Semure bin Cündûp radıyallahu anh’dan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem (namazda) iki sekte ile sekte ederdi. (Biri) başlangıç tekbiri aldığı vakit (öbürü) okumanın hepsinden ayrıldığı zaman. (Ebû Dâvûd, Salât, 123/778)

Râvi; Yunus’un hadisinin manâsını zikretti.

*

Hasan radıyallahu anh’dan:

Semure bin Cündüb ile İmran bin Husayn müzâkere yaptılar. Semure bin Cündüb radıyallahu anh, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den:

Biri tekbir aldığı zaman, öbürü de (Fatiha’nın son ayeti ki) (gazaba uğramışların ve sapıkların yolunun gayriye ilet) ayetini okumaktan ayrıldığı zaman olmak üzere iki sekte hıfz ettiğini söyledi.

Semure onu hıfzetmişti. İmran bin Husayn kabul etmedi. Bu mevzu hakkında Ubey bin Kâ’b’a mektup yazdılar. O da onlara mektubunda veya onlara mektubun iadesinde:

Şüphesiz Semure (doğru) ezberlemiş dedi. (Ebû Dâvûd, Salât, 123/779)

Hadisin Açıklaması

Ubey bin Kâ’b’e, namazdaki sekte soruldu. Semure’nin, biri başlangıç tekbirinden sonra, öbürü Fatiha bittiği zaman olmak üzere Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den iki sekte ezberlediği yazıldı. Ubey bin Kâ’b: Semure doğru ezberlemiş cevabını verdi. Semure’yi tasdik etti.

*

Semure radıyallahu anh dedi ki:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den iki sekte ezberledim.

O rivâyette Abdü’l-A’lâ şöyle dedi:

Said Katade’ye, o iki sekte nerelerdedir? dedik.

Katade de: Namazına girdiği zaman, kıraatten ayrıldığı zaman, cevabını verdi. Sonra Katade: “gayrilmağdubi aleyhim” dedikten sonradır, dedi. (Ebû Dâvûd, Salât, 123/780; Tirmizi, Kitâbu’s-Salât, b. 185, n. 251, s. 2, c. 1; İbn-i Mâce Kitâbu’s-Salât, b. 12, n. 844-845, s. 275, c. 1)

*

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’dan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namaza tekbir aldığı zaman, -anam babam uğruna fedâ olsun- tekbirle kıraat arasındaki sükûtunuzu görmez misin, orada ne diyorsun, bana haber ver, dedim.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’de, “Ey Allah’ım, Doğu ile Batı arasını uzaklaştırdığın gibi, benimle günahlarım arasını da uzaklaştır.

Ey Allah’ım, beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi beni de hatalarımdan temizle.

Ey Allah’ım, Beni kar, su ve dolu ile yıka,” derim, cevabını verdi. (Ebû Dâvûd, Salât, 123/781; Buharî, Kitâbu’l-Ezân, b. 88, s. 181, c. 1; Müslim, Kitâbu’s-Salât, b. 40, n. 476-204, s. 346, c. 1; Nesêi, Kitâbu’l-İftitâh, b. 6, n. 896, s. 129, c. 2; İbn-i Mâce, Kitâbu’s-Salât, b. 1, n. 805, c. 1, s. 265)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerifte mecaz ve teşbih kullanılmıştır.

İnka: Elbisede kirlerin tamamen çıkmasını temin edip temizlemektir, burada mecaz olarak, günahların tamamen bağışlanması yerinde kullanılmıştır.

Günahlar kire, amel defterleri de beyaz elbiseye benzetilmiştir. Beyaz elbisede kir çabuk görünür. Temizlenince her tarafı birden parlar. Beyaz elbise kirden nasıl arınırsa, beni de günahlardan öylece arıt.

Bir elbise bir anda kar, su ve dolu ile yıkanırsa kir kalmaz. Günahlar da af, mağfiret ve rahmetle yıkanırsa günah eseri kalmaz.

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

İMAMA UYANIN HALLERİ

İmama Uyanın Halleri

NAMAZDA YAPILMASI MEKRUH OLAN DAVRANIŞLAR

Namazda Yapılması Mekruh Olan Davranışlar

NAMAZDA MEKRUH OLAN ŞEYLER

Namazda Mekruh Olan Şeyler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.