Namazda Elbiseyi Sarkıtmak ile İlgili Hadisler

Namazda elbiseyi yerde sürünecek kadar sarkıtmak ile ilgili hadisler.

İbn-i Mes’ûd radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle dediğini işittim: “Kim namazda kibirlenerek gömleğini sürürse (Bu) ne Allah’ın rızasına uygun bir helâldir, ne de ihtirama lâyık bir iştir.” (Ebû Dâvûd, Salât, 83/637; Nesêi, Kitâbu’z-Ziynet, b. İsbâlü’l-İzar, s. 208, c. 8)

Hadisin Açıklaması

İsbal: Uzatmak, sürümek, yere bırakıvermek demektir. Bu hadisin son cümlesi birçok manâya gelebilir. Biz Fethu’l-Vedud kitabında geçen izahı esas alarak terceme ettik. Gömleğini ve peştemalını kibirlenmek maksadı ile namazda yere kadar uzatıp sürümek Allah’ın rızasına uygun bir hareket değildir. Bu davranış ister haram hududları içinde olsun, isterse haram hududları dışında bulunsun demek olabilir. Veya bu hareket ne işlenmesi helâl bir iştir ve ne de bağışlanması umulan bir haramdır.

Veya ne cennetin kendisine helâl olacağı ve ne de ateşin kendisine haram kılınacağı davranıştır, demek olur. Hangi manâ alınırsa alınsın kibir maksadı ile elbiseyi yerde sürümenin çirkinliği ifade ediliyor.

*

Ebû Hüreyre radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Bir zaman bir adam gömleğini sürüyerek namaz kılıyordu.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona: “Git abdest al,” buyurdu. O zat gitti abdest aldı ve geldi, sonra ona:

“Git abdest al,” buyurdu. O zat gitti abdestlendi, sonra geldi. Bir kimse Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme:

Ey Allah’ın Rasûlü neden o adama abdest almasını emrettin (sebebini açıklamadın) dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“O zat gömleğini sürüyerek namaz kılıyordu. Şüphesiz Allah gömleğini sürüyen adamın namazını kabul etmez,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 83/638)

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PEYGAMBERİMİZİN GİYİM KUŞAM ADABI

Peygamberimizin Giyim Kuşam Adabı

GİYİM VE KUŞAM İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Giyim ve Kuşam ile İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.