Namazdan Sonra Okunacak Dua ve Zikirler

Peygamberimiz namazdan sonra nasıl dua ederdi? Namazdan sonra nasıl dua edilir ve nasıl tesbihat yapılır? Namaz kıldıktan sonra okunacak dua ve zikirler.

Namazlardan sonra Allah’ı zikretmek, me’sûr duaları yapmak ve istiğfarda bulunmak sünnettir. Bu dua ve zikirler, sabah ve ikindi namazında olduğu gibi farzdan sonra veya öğle ile akşam ve yatsı namazlarında olduğu gibi son sünnetleri bitirdikten sonra yapılır. Çünkü istiğfar namazın eksikliklerini karşılar; dua, ecir ve sevaptan pay alma yoludur.

Namazın sonundaki dua ve zikirler prensip olarak gizli yapılır. Ancak imam cemaate öğretmek maksadıyla öğreninceye kadar açıktan zikir ve duada bulunabilir. İmam namazın sonunda cemaate doğru döner, sol yanını hafifçe mihraba doğru döndürür. Hz. Semure’nin şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Hz. Peygamber (s.a.s) namaz kıldırdığı zaman yüzünü bize doğru döndürürdü.” [1] Berâ İbn Âzib (r.a) şöyle demiştir: “Hz. Peygamber’in arkasında namaz kıldığımız zaman onun sağ yanında durmak isterdik. Çünkü böyle olunca yüzü bize doğru dönük olurdu.” [2]

NAMAZDAN SONRA YAPILAN DUA VE ZİKİRLER

Rasûlullah (s.a.s)’in namazlardan sonra yaptığı başlıca dua ve zikirler şunlardır:

1) Üç defa;

“Estağfirullah (Allah’tan bağışlanma dilerim)” veya üç defa, “estağfirullahe’l- azîme’llezî lâ ilâhe illâ hüv, el-hayye’l- kayyûme ve etûbü ileyh” diye dua etmek.

Anlamı şudur: “Ulu olan, kendisinden başka ilâh bulunmayan, Hay ve Kayyûm (başlangıcı ve sonu olmayan hayat ile diri, zatı ve kemaliyle kaim, yani yaratıklarının her an idare ve muhafazasında biricik mutlak hakim) olan Allah’tan bağışlanmamı dilerim.” Bunun dayandığı delil Sevbân (r.a)’dan nakledilen şu hadistir: “Hz. Peygamber selâm verince -bir rivâyette namazını bitirince- üç kere “estağfirullah” der ve şöyle söylerdi: “Allahümme ente’s-selamü ve minke’s-selâmü, tebârekte yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm.” [3]

Daha sonra şöyle derdi:

“Allâhümme eınnî alâ zikrike ve şükrike ve husni ıbâdetike.”

“Ey Allahım! Bana seni zikretme, sana şükür ve güzelce ibadet etme konusunda yardımcı ol.” Hz. Peygamber (s.a.s) Muaz İbn Cebel’e her namazda veya her namazın sonunda bu duayı yapmasını tavsiye etmiştir.[4]

2) Âyete’l-Kürsî’yi okumak: Ebû Ümâme (r.a)’den rivâyet edilen haberde şöyle denilmiştir: “Kim farz namazdan sonra âyete’l-kürsî ve ihlâs sûresini okursa, cennete girmesine bir engel kalmaz.” [5]

3) Namazlardan sonra Allah’ı tesbih etmek: 33 kere “sübhânellah (Allah’ın bütün noksanlardan uzak olduğunu ilân ederim)”, 33 kere “elhamdülillah (her türlü övgü, hamd Allah’a mahsustur)”, 33 kere de “Allahuekber (Allah her şeyden yücedir)” denilir. Yüzüncüde şöyle denir: “Lâ ilâhe illâ’llahü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr”

Bunun delili Ebû Hureyre (r.a)’den rivâyet edilen şu hadistir: “Kim her namazın arkasından 33 kere Allah’ı tesbih eder, 33 kere Allah’a hamd eder, 33 kere de Allah’ı tekbir ederse bunların tamamı 99 olup, Allah’ın güzel isimlerinin (esmâ-ı hüsnâ) sayısı kadardır. Yüzüncüde; ‘Allah’tan başka ilâh yoktur, tek ilâh yalnız O’dur, ortağı da yoktur. Bütün mülk O’na aittir, bütün hamd ve senâ O’nadır. O her şeye kâdirdir’ derse, denizin köpükleri kadar günahları olsa bile bağışlanır.” [6]

Ebû Zer (r.a)’ten  gelen  rivâyet şöyledir: “Rasûlullah  (s.a.s)’e denildi ki, -konuşan kişi Süfyan (r.a) idi!- Ey Allah’ın Elçisi! Malı olan ve cömertlik edenler ecri alıp götürüyor. Bizim yaptığımız duaları yapıyorlar, Allah yolunda harcıyorlar, biz ise infak edemiyoruz. Allah’ın Rasûlü buyurdu ki: Dikkat edin, size, yaptığınız zaman, öncekilere yetişeceğiniz, sizden sonrakilerin de önüne geçeceğiniz bir amel bildiriyorum. Her namazın arkasından 33 kere Allah’ı hamd, 33 kere tesbih ve 34 kere de tekbîr edersiniz.” [7]

4) Daha sonra namaz kılan kişi ve imam kendisi ve müslüman kardeşleri için dilediği kadar dünya ve âhiret hayırlarını ister. Duaların en faziletlisi sünnette gelen dualardır. Bunlardan birisini Sa’d İbn Ebî Vakkas (r.a) rivâyet etmiştir. “Sa’d (r.a) oğullarına, çocuklara yazıyı öğretir gibi şu kelimeleri öğretir ve şöyle derdi: “Rasûlullah (s.a.s), her namazın ardından şu dualar ile Allah’a sığınırdı:[8]

“Allâhümme innî eûzü bike mine’l- buhli ve eûzü bike mine’l- cübni ve eûzü bike min en uredde ilâ erzeli’l- umuri ve eûzü bike min fitneti’d-dünyâ ve eûzü bike min azâbi’l- kabri.”

Anlamı: “Allahım! Cimrilikten sana sığınırım. Korkaklıktan sana sığınırım. Düşkün ve bakıma muhtaç bir ihtiyarlık halinden sana sığınırım. Dünya fitnesinden sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım.”

Duânın Adâbı:

Duâda eller omuz hizasına kadar kaldırılır. Bunda güçlük olursa yapılabildiğince kaldırılır. Ellerin duada tabiî bir açıklıkla tutulması matluba daha uygun düşse gerektir.

Duaya, Allah’a hamd ve Rasûlüne salâtü selâm ile başlanır ve sonu yine “el-Hamdü lillâh” diyerek tamamlanır. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Cennette mü’minlerin dualarının sonu: ‘Bütün övgüler âlemlerin Rabbi olan Allah’ındır’ sözü olacaktır” [9] Nitekim duaların sonu bu manaya uygun olarak şu âyet-i kerime ile bitirilmektedir:

“Sübhâne Rabbike Rabbi’l- ızzeti ammâ yesıfûn, ve selâmün ale’l- murselîn ve’l- hamdü lillâhi Rabbi’l- âlemîn.”

Anlamı: “Senin güçlü olan Rabb’in, onların isnad etmekte oldukları vasıflardan münezzehtir. Gönderilen bütün peygamberlere selâm olsun. Âlemlerin Rabb’i olan Allah’a hamd olsun” [10]

Dipnotlar:

[1] Buhârî, Ezân, 156, Cenâiz, 93; Ebû Dâvud, Tahâre, 65; Tirmîzî, Cenâiz, 59; Nesâî, 28, 147, Sehv, 25, 102. [2] İbn Mâce, Mukaddime, 6, Menasik, 13; A. İbn Hanbel, II, 541, III, 5, 65. [3] Müslim, Mesâcid, 135, 136; İbn Mâce, İkâme, 32, H. No: 927; Şevkânî, age, II, 300. [4] A. İbn Hanbel, V, 247. [5] San’ani, Sübülü’s-Selâm, I, 200. [6] Müslim, Mesâcid, 144-146. [7] İbn Mâce, İkâme, 32, H. No: 927. Râvî Süfyan, hangisinin 34. olduğunda tereddüt etmiştir. [8] bk. Buhârî, Ezân, 149; Müslim, Zikr, 50, 52, Mesâcid, 134, Ebû Dâvud, Salât, 149, 179; Nesâî, Sehv, 64. [9] Yûnus, 10/10. [10] Saffât, 37/180-183.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

NAMAZDAN SONRA OKUNACAK DUALAR

Namazdan Sonra Okunacak Dualar

NAMAZDA OKUNAN DUA VE TESBİHATLARIN ANLAMLARI

Namazda Okunan Dua ve Tesbihatların Anlamları

NAMAZDAN SONRA TESBİH ÇEKMENİN FAZİLETİ

Namazdan Sonra Tesbih Çekmenin Fazileti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.