Namazın Vacipleri Kısaca

Vacip ne demek? Namazın vacipleri nelerdir?

Sübûtu âyet, mütevatir veya meşhur hadis gibi kesin delile dayanan, fakat delâleti zannî olan hükme “vâcip” denir. Vâcibin hükmü, terk edenin âhirette hesaba çekilmesidir. Vâcibin terki sebebiyle namaz bozulmaz. Bu eksikliğin giderilmesi için namazın sonunda sehiv secdesi yapmak gerekir. Ancak bir vâcibi bilerek terk etmek ise, namazın yeniden kılınmasını gerektirir.

Vâcip kavramı yalnız Hanefîler’e ait olup, diğer üç mezhepte, aşağıda belirteceğimiz vâciplerin bir bölümü farz sayılırken, bir bölümü de sünnet sayılmıştır.

NAMAZIN VACİPLERİ NELERDİR?

Namazın vâcipleri şunlardır:

1. Namaza “Allahuekber” sözüyle başlamak. Bu, çoğunluğa göre farzdır.

2. Namazların her rekâtında Fâtiha sûresini okumak. Hz. Peygamber (s.a.s); “Fâtiha’yı okumayan kimsenin namazı yoktur” [1] buyurmuştur. Hanefîler bu hadisi “Namazı tam olmaz, sevabı, fazileti eksik olur” şeklinde anlamışlardır. Çünkü bu hadis haber-i vahid (tek ravi yoluyla nakledilen) bir hadis olup, Allah Teâlâ’nın; Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun” [2] âyetini neshedecek güçte değildir. Diğer yandan Hz. Âişe, Ebû Hüreyre ve Amr İbn Şuayb’ın babasından, onun da dedesinden ortaklaşa naklettikleri bir hadiste, “kendisinde Fâtiha’nın okunmadığı her bir namazın eksik olduğu ve tamam olmadığı” belirtilmiştir.[3] Bu rivâyet “Fâtihasız namaz yoktur”  hadisini açıklamaktadır.

Hanefîler dışındaki çoğunluğa göre, namazın her rekâtında Fâtiha’yı okumak farzdır.

3. Namazlarda farz olan kıraati ilk iki rekâtta yerine getirmek.

4. İlk iki rekâttan herbirinde Fâtiha’yı bir kere okuyup, tekrar etmemek.

5. Fâtiha’yı, okunacak diğer sûre veya âyetlerden önce okumak. Çünkü Hz. Peygamber bu şekilde okumuştur.

Bir kimse rükûa varmadan önce Fâtiha’yı okumadığını hatırlarsa, Fâtiha’yı okuyup, sonra sûre okur ve bu geciktirmeden ötürü de, namazın sonunda sehiv secdesi yapar.

6. Farz namazların ilk iki rekâtında, vâcip ve nâfile namazların her rekâtında, Fâtiha’dan sonra, Kur’an’dan kısa bir sûre veya buna denk düşecek bir veya birkaç âyet okumak. Fâtiha’ya bir küçük sûre veya en küçük sûreye denk üç kısa âyet ya da üç kısa âyete denk uzun bir âyet eklemek vâciptir. En küçük sûre “Kevser” sûresi, en kısa âyet de “sümme nazar (sonra baktı)” âyetidir. Ashâb-ı kiramdan Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.)’nin şöyle dediği nakledilmiştir: “Biz namazda, Fâtiha ile birlikte kolayımıza gelen âyetleri okumakla emrolunduk.” [4] Bu konuda, aşağıdaki hadisin anlamı daha açıktır. Başka bir hadiste, “Fâtiha’sız ve sûresiz kılınacak hiç bir farz veya nâfile namaz yeterli değildir.” [5]

Hanefîler dışındaki üç mezhebe göre ise Fâtiha’ya başka bir sûre veya âyetin ilâvesi sünnettir. Dayandıkları delil Ebû Hureyre (r.a)’den nakledilen şu hadistir: “Fâtiha’dan fazla bir şey okumayanın namazı yeterlidir. Eğer fazla bir şey okursa bu daha hayırlıdır.” [6]

7. Tek başına namaz kılan kimse, sabah, akşam ve yatsı namazlarında açıktan okumakla gizli okumak arasında serbesttir. Dilerse açıktan, dilerse gizli okuyabilir. Fakat öğle, ikindi ve gündüzün kılacağı nâfile namazlarda gizli okuması vâciptir.

Gece nâfile namaz kılan kimse de açıktan okumakla gizli okumak arasında tercih hakkına sahiptir. Ancak uyku uyuyanları uyandırmamak için, sesini en az perdede tutmakla yetinir. Hz.Peygamber (s.a.s) gece kıldığı teheccüd namazlarında açıktan okur, uykudaki insanları uyandırmaz, uyanık olanlara da O’nun kıraatı sükûnet verirdi. Hz.Âişe (r. anhâ)’ye Rasûlullah (s.a.s)’ın gece kıldığı namazlardaki kıraatının nasıl olduğu sorulunca şöyle cevap vermiştir: “Bazen gizli, bazen de açıktan okuyarak bunların hepsini yapardı.” [7]

8. Cemaatle kılınan namazda imamın, sabah, cuma, bayram, teravih ve vitir namazlarının her rekâtında; akşam ve yatsı namazının ilk iki rekâtında açık olarak; öğle ve ikindi namazının bütün rekâtlarıyla, akşam namazının üçüncü ve yatsı namazının da son iki rekâtında gizli olarak kıraatta bulunması vâciptir.

9. Vitir namazında kunut duası okumak ve kunut tekbiri almak Ebû Hanife’ye göre vâciptir. Ebû Yusuf ve İmam Muhammed’e göre bunlar sünnettir. (Kunut duası için bk. “Vitir Namazı”)

10. Kazaya kalan bir namaz, gündüzün cemaatle kılınacak olsa, eğer sabah namazı gibi açıktan okunması gereken bir namaz ise yine açıktan okunur. Öğle namazı gibi gizli okunacak bir namaz ise gizli okunur. Namazı tek başına kaza eden ise, muhayyerdir. Açık okunacak bir namazda açık olarak kıraatta bulunabilir. Bir rivâyete göre ise, muhayyer olmayıp, gündüz kaza edeceği herhangi bir namazda gizli okuması vâciptir.

11. İki bayram namazının üçer tane ilâve tekbirleri vâciptir. Bu namazlarda, birinci rekatların rükû ve secde tekbirleri sünnettir. İkinci rekatların rükû tekbirleri ise, vâcip olan ilave tekbirlere bitişik olduğu için vâcip sayılır.

12. Secdede alın ile birlikte burnu da yere koymak vâciptir.

13. Üç veya dört rekâtlı namazlarda ikinci rekâtın sonunda oturmak (ka’de-i ûlâ). Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s) buna devam etmiş, yanlışlıkla ayağa kalktığında da sehiv secdesi yapmıştır.[8]

14. Namazların her oturuşunda teşehhütte bulunmak, yani tehıyyâtı okumak. Hz. Peygamber; “Her iki rekâtta oturduğunuz zaman; “et-tehıyyâtü lillâhi... deyin” [9] buyurmuştur. Ashâb-ı kiram önceleri Allah Elçisi’nin arkasında namaz kılarken oturduklarında, “Cebrâil’e, Mikâil’e, filancaya ve falancaya selâm olsun” diyorlardı. Hz. Peygamber kendilerine dönerek, Tehıyyât duasını öğretmiş ve oturuşta Tehıyyât okununca, bunun gökte ve yerde, Allah’ın her sâlih kuluna isâbet edeceğini bildirmiştir.[10]

Hz. Peygamber’in, Abdullah İbn Mes’ûd (r.a)’e öğrettiği “Tehıyyât” duâsı şudur:

“et-Tehıyyâtü lillâhi ve’s-salavâtü ve’t-tayyibâtü, es-selâmü aleyke eyyüha’n- nebiyyü ve rahmetullâhi ve berekâtüh. es-Selâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhi’s-sâlihîn. Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh.” [11]

Anlamı: “Bütün duâlar, senâlar, bedenî ve mâlî ibadetler Allah Teâlâ’ya mahsustur. Ey Peygamber! Sana selâm olsun, Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerine olsun. (Ey Rabb’imiz)! Selâm bize ve Allah’ın sâlih kullarının üzerine olsun. Şunu bilir ve herkese açıklarım ki, Allah’tan başka hiç bir gerçek mabud yoktur ve yine bilir ve açıklarım ki, Hz. Muhammed, Allah’ın kulu ve peygamberidir.”

15. Namazda farz olan fiili geciktirmemek. Meselâ; ilk oturuşta tehıyyâtı okuduktan sonra, “Allahümme salli alâ Muhammed” diyecek kadar bir süre bekleyip, sonra üçüncü rekâta kalkılacak olsa, farz geciktirilmiş olur ve sehiv secdesi gerekir.

16) Namazın farzlarında sırayı gözetmek. Sırayı gözetmek kıraat ile rükû arasında ve her rekâtta tekrarlanan hareketlerde söz konusu olur. Meselâ; bir kimse, ilk rekâtın bir secdesini terketse, son oturuştan veya selâm verdikten sonra konuşmaksızın bu secdeyi kaza eder. Sonra teşehhüt ile oturuşu yeniden yapar ve birinci selâmdan sonra sehiv secdesi yapar, sonra da teşehhüde oturur.

17. Vâciplerden herbirini yerinde yapıp geri bırakmamak vâciptir. Kıraattan sonra bir süre, dalgınlıkla düşünceye dalıp, daha sonra rükûa varılması gibi.

18. Namazda, yanılarak terkedilen vâciplerden dolayı sehiv secdesi yapmak vâciptir.

19. Namaz içinde okunan secde âyetinden dolayı tilâvet secdesi yapmak vâciptir.

20. Ebû Hanife ve İmam Muhammed’e göre, namazın rükünlerinde ta’dîl-i erkâna uymak vâciptir. Rükû, secde, rükûdan doğrulma veya iki secde arasında azalar sükûnet bulmalı, kaslar gevşeyip vücut rahatlamalıdır. Bunun delili, namazını kötü bir şekilde kılan kimse ile ilgili hadistir. Hz. Peygamber bu hadiste; “... Sonra uzuvların sâkin olacak şekilde rükûa var, sonra normal bir şekilde ayağa kalk, sonra uzuvların sâkin olacak şekilde secdeye var, sonra bütün namazın süresince böyle yap” [12] buyurmuştur.

21. Namazların sonunda selâm vermek. Önce sağ tarafa, sonra sol tarafa yüz çevirerek “es-selâm (selâm olsun)” demek vâciptir. “Aleyküm ve rahmetullah (selâm ve Allah’ın rahmeti sizin üzerinize olsun)” sözünü söylemek ise sünnettir.

Abdullah İbn Mes’ûd (r.a)’un naklettiği bir hadiste şöyle buyurulur: “Hz. Peygamber sağına ve soluna selâm vererek; “es-selâmu aleyküm ve rahmetullah, es-selâmu aleyküm ve rahmetullah” der ve sağa sola dönerken yanağının beyazlığı görünürdü.” [13]

Fakihlerin çoğunluğuna göre, sağ tarafa “es-selâmu” demekle namaz sona ermiş olur. Bir görüşe göre, sol tarafa selâm verilmesi sünnettir. Bu yüzden ilk selâmı vermiş olan imama, artık bundan sonra başkasının uyması da geçerli olmaz.

Dipnotlar:

[1] Tirmizî, Mevâkît, 69; Dârimî, Salât, 36. [2] Müzzemmil, 73/20. [3] İbn Mâce, İkâme, 11, H. No: 838, 840, 841. [4] A. İbn Hanbel, III, 2; Bu hadisi bazıları merfû’, bazıları da mevkûf olarak rivayet etmişlerdir. Zeylâî, Nasb, I, 364. [5] Tirmizî, Mevâkît, 69, 116; Dârimî, Salât, 36; A. İbn Hanbel, II, 428; Bu hadis zayıf olup, İbn Adiyy “Kâmil”de rivayet etmiştir. [6] Tirmizî, Mevâkît, 116; A. İbn Hanbel, II, 428; Bu hadis mevkûftur. Zeylâî, Nasbu’r-Râye, I, 365. [7] Nesâî, Kıyamu’l-Leyl, 23; Tirmizî, bu hadis için sahih demiştir. Râvileri sağlamdır. bk. Şevkânî, age, III, 59. [8] Şevkânî, age, II, 273. [9] bk. Müslim, Salât, 24; Ebû Dâvud, Salât, 122; A. İbn Hanbel, IV, 381, 422. [10] Buhârî, Ezân, 148. [11] bk. Buhârî, Ezân, 148, 150; Deavât, 16, Tevhid, 5; Müslim, Salât, 56, 60, 62; Ebû Dâvud, Salât, 128; A. İbn Hanbel, I, 422. [12] bk. dipnot 53. [13] Müslim, ikâme, 27; Ebû Dâvud, Salât, 41, 187, 188; Tirmizî, Mevâkît, 105; Nesâî, Tatbik, 34, 83, Sehv, 68-71.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

VACİP NEDİR?

Vacip Nedir?

NAMAZ NEDİR?

Namaz Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.