Narh Sistemi Nedir? Narh Uygulaması Caiz midir?
Narh sistemi ne demektir? Devletin ticaret mallarına narh uygulaması caiz midir?
Narhı şu şekilde tarif edebiliriz: İslâm devlet başkanının veya yetki verdiği memurların yahut da halkın işlerini üzerlerine alan kimselerin esnaf ve tüccara mallarını belli bir fiyata satmalarını emretmesi, bu fiyattan aşağı veya yukarı bir fiyata satış yapmayı yasaklamasıdır.[1]
NARH SİSTEMİ CAİZ MİDİR?
Hz. Peygamber ve dört halife döneminde genel olarak narh uygulaması olmamış ve serbest rekabet sonucu oluşan piyasa fiyatları üzerinden satış esası korunmuştur. Medine’de fiyatlar yükselince ashab-ı kiram Hz. Peygamber’den narh koymasını istemişler, Allah Elçisi bu isteklere şu cevabı vermiştir: “Şüphesiz, fiyat tayin eden, darlık ve bolluk veren, rızkı veren Allah’tır. Ben, sizden birinizin mal ve can konusunda bir haksızlıktan dolayı, hakkını benden ister olduğu halde Rabb’ime kavuşmak istemem.” [2] Yine narh konulmasını isteyenlere Hz. Peygamber’in, “Ben bu konuda sadece Allah’a dua ederim.” “Gerçekte fiyatları ucuzlatan ve pahalandıran Allah’tır” [3] gibi cevaplar verdiği ve narh koymak istemediği nakledilir.
Diğer yandan, Hâtib İbn Ebî Beltea’nın üzüm fiyatlarını çok düşürmesi üzerine, dönemin halîfesi Hz. Ömer’in fiyatlara müdahale ettiği, ancak daha sonra şu sözleriyle onu serbest bıraktığı görülür: “Sana söylediklerim ne emirdir, ne de hüküm. Bu belde halkının hayrı için arzu ettiğim bir şeydir. Nasıl ve nerede istersen satabilirsin.” [4]
Bazı tâbiî fakihleri, narhla ilgili hadislerin açık anlamına uyarak, satıcıya haksızlık olur korkusuyla piyasa fiyatlarına müdahaleyi uygun bulmamışlardır. Ancak ashab-ı kiramdan sonraki dönemde, ahlâkın bozulması, fiyatların suni olarak yükselmeye başlaması ve halkın bundan zarar görmesi üzerine bazı tâbiî fakihleri narh koymayı caiz gördüler. Saîd İbn el-Müseyyeb (ö.94/712), Rabîa İbn Abdirrahman (ö.136/753) ve Yahya İbn Saîd el-Ensârî (ö.143/760) bunlar arasındadır.
Sonuç olarak, satıcıyı fiyat belirlemesinde tamamen serbest bırakıp, onu devlet kontrolünün dışında tutmak, toplumun zulüm ve haksızlığa uğramasına yol açabilir. Çünkü gerek Rasûlullah (s.a.s) ve gerekse dört halife döneminde İslâm’ın ticarete ilişkin ahlâk kurallarına uyulduğu için, devlet müdahalesine gerek duyulmamış ve herkes meşru haklarına razı olmuştur. Fakat giderek, insanlar fiyat tespitindeki esnekliği kötüye kullanmaya başlamıştır. Bu arada kıtlıklar ve savaşların getirdiği sıkıntılar da fiyatların sunî olarak yükselmesine yol açmıştır. Kimi zaman da hiç bir ekonomik neden yokken, aynı çeşit malı üreten veya satanların gizlice anlaşması sonucu fiyatlar normalin üstünde yükselmiştir.
Buna göre, İslâm’da serbest rekabete açık bir piyasa anlayışı esas alınmakla birlikte, toplumun bu serbestliği kötüye kullanması durumunda, özellikle zarûrî maddelerin fiyatlarına narh uygulamasına da bir engel yoktur.
Dipnotlar:
[1] Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, Mısır 1357, V, 219. [2] Ebû Dâvud, Büyû’, 49; Tirmizî, Büyû’, 73; İbn Mâce, Ticârât, 27; Ahmed İbn Hanbel, II, 327. [3] Şevkânî, age, V, 219. [4] Şafiî, Ümm, II, 209; İbn Kudâme, Muğnî, IV, 240.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları
YORUMLAR