Nasuh Tövbesi Ne Demektir?

Nasuh tövbesi nedir veyahut ne demektir? Nasuh tövbesi nasıl edilir? Abdullah Sert Hocaefendi açıklıyor.

NASUH TÖVBESİ NEDİR?

Kur’an’da şöyle tövbe edilmesi istenir:

“Ey îmân edenler! Samîmî bir tövbe ile Allah’a dönün.” (Tahrim suresi, 8)

Şerîatta bir terim olarak tövbe, çirkin olduğu için günahı terk etmek, kişinin işlediği günaha pişman olması ve bir daha işlememeye karar vermesi, kaçırdığı amellerden telâfî etmesi mümkün olanları yeniden yaparak telâfî etmesidir.

Nasûh tövbesi ise, “içten ve samîmî bir şekilde yapılan” demektir.

Yâni tövbe eden kimseler tövbelerinde samîmî olurlar ve bunu o samîmiyet içerisinde yaparlar. Bu şu demektir: Tövbe edenler işledikleri çirkin fiillerden dolayı pişmanlık içerisinde böyle bir hareketi yaptıkları için son derece kederli bir biçimde ve bir daha yapmamaya karar vererek tövbe ederler. Öyle bir karar verirler ki artık sağılmış süt bir daha memeye geri dönmediği gibi hiçbir çirkin hareketi yapmamaya karar vermişlerdir.

Rivâyete göre Hz. Ali (r.a.) bir bedevînin şöyle duâ ettiğini işitir:

Allah’ım Senden mağfiret diliyorum ve Sana tövbe ediyorum. Hz. Ali şöyle der: Ey istiğfar eden kişi bir dilin çabucak tövbe etmesi şeklinde yapılan tövbe yalancıların tövbesidir. Adam sorar: Tövbe nedir? Hz. Ali der ki:

Tövbede altı husus bir araya gelmelidir: Geçmiş günahlardan dolayı pişmanlık duymak. Yerine getirilmemiş olan farzları yerine getirmek; yâni namaz, oruç, zekât ve benzer farzları kazâ etmek. Yapılan haksızlıkları telâfî etmek. Haksızlığa uğratılan kişilerden helâllik dilemek. Bir daha o fiili işlememeye karar vermek ve mâsıyet içinde beslediği bedenini Allah’a itâat içinde eritmek, nefsine mâsiyetlerin tadını tattırdığı gibi itâatın acılığını da tattırmak.

Bir hadîs-i şerîfte buyrulur: “Ey insanlar! Allah’a tövbe ediniz! Çünkü ben günde yüz kere tövbe ediyorum.” (Müslim, zikr 42)

Kaynak: Ruhul Beyan Tefsiri

İslam ve İhsan

ALLAH'IN İSTEDİĞİ NASUH TÖVBESİ

Allah'ın İstediği Nasuh Tövbesi

TÖVBE DUASI

Tövbe Duası

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.