Nazar; Göz Değmesi Nedir? Nasıl Bir Hâldir?

Nazar, göz değmesi nedir? Nasıl bir hâldir? İnsânî ilişkilerde gözün önemi nedir?

Nazar, insan gözünden çıkan negatif elektrik ve şuaların, bakılan insan, hayvan ve bitki gibi canlı, hattâ cansız varlıkları etkilemesidir. Buna Türkçe’de “göz değmesi” “nazara gelme” “nazara uğrama” gibi isimler verilir. Arapça’da ise bunun adı “isâbetü’l-ayn”; yâni göz değmesidir.

Nazar, henüz pozitif ilmin alanına girmemiştir. Yâni meydana gelişi ve etkisi îtibâriyle doğrudan laboratuarda incelenebilecek bir olay değildir. Ama geçmişte ve günümüzde tesîrleri görülen ve bilinen bir vâkıa olarak karşımızdadır. Mâhiyeti bilinmeyen, tam olarak inkârı da mümkün olmayan bu tür olaylara psikolojide “metapsişik olaylar” ya da “parapsikoloji” denir. (Osman Pazarlı, Din Psikolojisi, s. 202.)

İnsânî ilişkilerde gözün önemli bir yeri vardır. Gözlerin anlaşması, kalblerin anlaşması sonucudur. İnsan gözünden çıkan şualar, karşısındakini etkilemektedir. Ebeveynin evlâdına, sevenin sevdiğine pozitif enerji ile bakışı, müsbet bir tesîr meydana getirdiği gibi, menfî enerji ile gözlerin buluşması negatif bir elektrik oluşturur.

Müsbetiyle etkisi olan nazarın, menfî tarafıyla etkisi halk arasında daha yaygın bir biçimde bilinir. Nazar konusunu bu açıdan incelemek gerekir. Gözlerin elektro-manyetik ışınlar yolladığı konusu eski Sovyetler Birliği’nde yoğun şekilde araştırılmakta imiş. Nitekim merhûm Prof. Dr. Recep Doksat, bir görüşmemizde Rusların bakır teller vâsıtasıyla nazarı yansıtıp odakladığını ve bu alanda ciddî çalışmalar yaptıklarını anlatmıştı. Gözden çıkan ışının dalga boyu yaklaşık sekiz mm’dir. Yâni radyo dalgalarıyla enfraruj denilen kızıl ötesi dalgalar arasındadır.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

NAZARA KARŞI OKUNACAK DUALAR

Nazara Karşı Okunacak Dualar

NAZAR (GÖZ DEĞMESİ) İLE İLGİLİ HADİSLER | PEYGAMBERİMİZİN NAZAR DUASI ARAPÇA, TÜRKÇE OKUNUŞU

Nazar (Göz Değmesi) ile İlgili Hadisler | Peygamberimizin Nazar Duası Arapça, Türkçe Okunuşu

NAZARDAN NASIL KORUNABİLİRİM?

Nazardan Nasıl Korunabilirim?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.