Ne Mutlu O Gençlere...
Bu sene uzun ve sıcak yaz günlerinde oruç tutuyoruz. Fakat unutulmamalıdır ki asıl zorluk, ilâhî rahmetten uzak kalmaktır. Asıl yakıcı sıcaklık, Cehennem ateşidir.
Hicretin 9. senesinde büyük bir îman imtihanı olan Tebük Seferi gerçekleşmişti. Ashâb-ı kirâm, sıcaklığın had safhada olduğu, hurmaların yetiştiği bir mevsimde bin kilometre gidip dönecekti. Münâfıklar, Allah Rasûlü’nün emrine karşı mâzeret öne sürdüler ve mü’min gönüllere vesvese vermek için ellerinden geleni yaptılar. “Bu sıcakta sefere çıkılır mı?!” dediler. Lâkin Cenâb-ı Hak onları şöyle îkâz etti:
“…Cehennem ateşi daha sıcaktır! Keşke anlasalardı!” (et-Tevbe, 81)
GENÇLİK MEVSİMİ
Gençlik, şahsiyet ve karakterin teşekkül ettiği bir mevsim. Hattâ bu hakîkati ifâde için “Ağaç yaş iken eğilir.” sözü bir darb-ı mesel hâline gelmiştir.
Mevlânâ Hazretleri ne güzel buyurur:
“Ne mutlu o kişiye ki, gençlik günlerini ganimet bilir de kulluk borcunu öder. Yani dînî ve insanî vazifelerini yerine getirir. Bedeni sapasağlam iken, yüreğinde de, vücudunda da güç ve kuvvet varken kulluğunu îfâ etme gayreti içinde olur.
Zira o gençlik çağı, yemyeşil, ter ü tâze bir bağa benzer. Bol bol meyveler verir. İhtiyarlıkta beden, çorak toprak gibi gevşer, dökülür. Çorak bir tarladan da hiçbir vakit hoş bir bitki yetişmez.”
EN AKILLI VE BAHTİYAR İNSANLAR
Gençlik nîmeti henüz elindeyken, güngörmüş insanların olgunluğuyla vakitlerini değerlendirebilenler, en akıllı ve bahtiyar insanlardır.
Nitekim hadîs-i şerîfte şöyle buyrulmuştur:
“Allah -celle celâlühû- çocukça (lâubâlî) davranışları olmayan, hayra yönelip hevâ ve hevesi terk eden vakar sahibi olgun genci sever.” (Ahmed, IV, 151)
Unutmayalım ki, başka bir gölgenin bulunmadığı kıyâmet gününde Allah Teâlâ’nın Arşʼı altında gölgelenecek yedi zümreden biri de; “Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen gençtir.” (Buhârî, Ezan 36, Zekât 16, Rikāk 24, Hudûd 19)
Gençlerin güzel ahlâk ile yetişmesinde gösterilen gayret ve fedakârlık, toplumun âbâd olmasının en mühim sebepleri arasındadır.
GENÇLİK NİMETİ
Gençlik öyle bir nîmettir ki, şayet bir genç, ömrü boyunca ibadet coşkusu içinde yaşayıp elinden geldiğince gayretli olursa, bu hâl, onun kalbindeki ibadet niyetinin kararlılığı ve devamlılığı mânâsına geldiğinden, Cenâb-ı Hak da ona ebedî bir mükâfât lûtfedecektir. Hattâ kul; yaşlılık, acziyet ve hastalık gibi zaruretler sebebiyle nâfile ibadetlerini edâ edemediğinde bile, Cenâb-ı Hak kulunun gönlündeki ibadet arzusu ve niyeti hürmetine, o ibadeti edâ etmiş gibi mükâfat verecektir. Nitekim âyet-i kerîmede buyrulur:
“Fakat îmân edip sâlih amel işleyenler için, eksilmeyen, devamlı bir ecir vardır.” (et-Tîn, 6)
Hadîs-i şerîfte de şöyle buyrulur:
“Bir kimse hastalanması veya (cihad ve hayır için) yola çıkması sebebiyle, yapageldiği nafile ibadetlerini îfâ edemezse, ona evinde sıhhatli iken yaptığı amellerin sevabı yazılır.” (Buhârî, Cihâd, 134; Ahmed, IV, 410, 418)
Bu sebeple sıhhat, fırsat ve imkân varken, etrafımızdaki yetim, garip ve yoksulların ihtiyacını gidermek için gayret gösterelim. Hüzün bulutu sarmış gönüllere Güneş olalım. Soğukta üşüyen ve titreyen kardeşlerimize kaftan olalım. Aç sînelere gıdâ olalım. Dayanak bekleyen ellere baston olalım.
Velhâsıl bu Ramazân-ı Şerîfʼi, toplumda unutulmaya yüz tutan kardeşlik, dayanışma ve yardımlaşma rûhunun yeniden ihyâsı, fazîletler medeniyetinin tekrar inşâsı için, büyük bir fırsat mevsimi olarak değerlendirilelim.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Genç Dergisi, 117. Sayı, Haziran 2016
YORUMLAR