Ne Zaman İflah Oluruz?

Kıssâlar

Peygamber Efendimiz’in hayâtı, insanoğlunun başına gelebilecek hemen hemen her hâdise için örnek alınabilecek davranış güzellikleriyle doludur. Yeter ki, O’nu yakından tanıyıp, Sünnet-i Seniyyesi muhtezâsınca yaşama gayreti içinde olalım.

Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) anlatıyor:

Bir bedevî, Resûlullâh’a gelerek alacağını istedi ve bunu yaparken sert davrandı. Hattâ:

“–Borcunu ödeyinceye kadar Sen’i rahat bırakmayacağım.” dedi. Ashâb-ı kirâm, bedevîyi azarlayıp:

“–Yazıklar olsun sana! Sen kiminle konuştuğunun farkında mısın!” dediler. Adam:

“–Ben hakkımı talep ediyorum.” dedi. Efendimiz, ashâbına:

“–Sizler niçin hak sâhibinden yana değilsiniz?” buyurdu ve Havle bint-i Kays’a (r.a.) adam göndererek:

“–Sende kuru hurma varsa borcumu ödeyiver. Hurmamız gelince borcumuzu sana öderiz.” dedi. Havle:

“–Hay hay! Babam Sana kurban olsun ey Allâh’ın Resûlü!” dedi.

Kadın, Rasûlullâh’a borç verdi. O da bedevîye olan borcunu ödedi ve bir de yemek ikrâm etti. Bedevî:

“–Borcunu güzelce ödedin. Allâh da Sana mükâfâtını tam olarak versin!” diye memnûniyetini ifâde etti. Efendimiz:

“–İşte bunlar (borcunu hakkıyla ödeyenler) insanların hayırlılarıdır. İçindeki zayıfların, incitilmeden haklarını alamadıkları bir cemiyet, iflâh olmaz.” buyurdu. (İbn-i Mâce, Sadakât, 17)

Görüldüğü üzere, Peygamber Efendimiz’in hayâtı, insanoğlunun başına gelebilecek hemen hemen her hâdise için örnek alınabilecek davranış güzellikleriyle doludur. Yeter ki, O’nu yakından tanıyıp, Sünnet-i Seniyyesi muhtezâsınca yaşama gayreti içinde olalım.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları