Nebevî Terbiye Metodu
Mânevî terbiyenin en mühim vasıtalarından biri olan “sohbet”ten lâyıkıyla istifâdenin ilk şartı, onun kıymet ve mâhiyetini idrâk etmektir.
Sohbet, nebevî bir terbiye metodudur. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ashâbını sohbet ile yetiştirmiştir.
Nitekim “sahâbî” ve “sohbet” kelimelerinin aynı kökten gelmesi de, bu hususun ehemmiyetini açıkça ortaya koymaktadır. Yani sahâbeyi sahâbe yapan, onların hâlis bir îman ile Peygamber sohbetinin feyz ve rûhâniyetinden nasîb almış olmalarıdır.
Bu sebeple “Sohbet, bir Sünnet-i Müekkede’dir.” Yani farz ve vâcib olmayan, fakat Peygamber Efendimiz’in devamlı olarak yaptığı, sırf kat’î bir emir olmadığını göstermek için nâdiren terk ettiği, kuvvetli bir sünnettir.
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, her sahâbînin eline birer kitap-defter vermedi. Bunlardan ziyâde, sohbete ve kalbî beraberliğe ehemmiyet verdi. Zira sohbet, yüz yüze ve sadır sadıra gerçekleşen bir eğitimdir. Bu eğitimde Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in söz, fiil ve takrirlerinin yanı sıra, bir de, o mütebessim çehresinden ve nurlu nazarlarından dışa akseden, hissedilen fakat sözle ifâde edilemeyen “hâl”lerinin de mühim bir tesiri vardır. Sahâbe-i kirâm, sohbet yakınlığı içinde Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in mübârek sözlerinden istifâde ettikleri gibi, O’nun bu nevî “hâl”lerinden de istîdatları nisbetinde istifâde etmişlerdir. Bunun neticesinde ashâb-ı kirâm, Peygamber Efendimiz’le aynîleşme istikâmetinde, istîdatlarına göre muhtelif derecelerde nasipler almışlar, gönüllerini rûhâniyet-i Rasûlullâh ile doldurmuşlardır.
SAHÂBEYİ ÜSTÜN KILAN HUSUS
Nitekim Peygamber sohbetine nâil olmanın kazandırdığı bu fazîlet sebebiyledir ki, sahâbeden sonra gelen sâlih zâtların hiçbiri -onlardan daha fazla ibadet etse bile- sahâbî derecesine yükselemez.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, İmâm-ı Rabbânî, Erkam Yayınları, 2015