Nefisimizden Başka Engel Yok!
Zekâtın nisâbı, yani maddî imkânlardan ne kadar verdiğimizde onun mesʼûliyetinden kurtulmuş olacağımız bellidir. Fakat üzerimizdeki nîmetlerin şükür borcu ve Allah yolunda gayretin nisâbı, ancak kıyâmet gününde belli olacaktır. Bunun içindir ki müʼmin, hiçbir gayret ve fedakârlığını kâfî görmemelidir.
Kula lûtfedilen bütün nîmetler, onun mes’ûliyet hudutlarını tâyin eden ve mükellefiyet nisâbını belirleyen unsurlardır.
Âyet-i kerîmede:
“Allah hiç kimseyi gücünün yetmediğinden mükellef kılmaz…” (el-Bakara, 286) buyrulur.
ALLAH NE KADAR GÜÇ VERDİYSE O KADAR MES'ÛL TUTAR
Demek ki Allah ne kadar güç ve imkân verdiyse o kadar mes’ûl tutar. Âyet-i kerîmenin mefhûm-ı muhâlifince, bir kul, gücünün yettiklerini îfâ etmez ise, bundan da mes’ûl olur. Yâni muktedir olup da yapamadığımız iyilikler ve meselâ hakkı ve hayrı tavsiye edip zulüm ve şerden sakındırmak gibi hizmetlerden dolayı da âhirette hesâba çekileceğimizi dikkate almak mecbûriyetindeyiz.
KENDİ NEFSİMİZDEN BAŞKA MÂNİMİZ YOK!
Nitekim Allah yolunda canını, malını, her şeyini fedakârca seferber eden ashâb-ı kirâm, o zamanın imkânsızlıkları içinde Semerkandʼa, Dağıstanʼa, Çinʼe gitti, İstanbul önlerine geldi.
Bugün ise önümüzde ne zorlu okyanuslar, ne aşılmaz dağlar, ne geçit vermez surlar var. Mazlum, mağdur, bîçâre din kardeşlerimize yardım eli uzatmak ve hidâyet mahrumlarına tebliğde bulunmak husûsunda kendi nefsimizden başka hiçbir mânîmiz, hiçbir mâzeretimiz yok!..
Kaynak: www.osmannuritopbas.com
YORUMLAR