Neml Suresi 34. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Neml Suresi 34. ayeti ne anlatıyor? Neml Suresi 34. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Neml Suresi 34. Ayetinin Arapçası:
قَالَتْ اِنَّ الْمُلُوكَ اِذَا دَخَلُوا قَرْيَةً اَفْسَدُوهَا وَجَعَلُٓوا اَعِزَّةَ اَهْلِهَٓا اَذِلَّةًۚ وَكَذٰلِكَ يَفْعَلُونَ
Neml Suresi 34. Ayetinin Meali (Anlamı):
Melike dedi ki: “Gerçek şu ki, hükümdarlar bir ülkeye girdikleri zaman oranın düzenini altüst ederler; halkının onurlu ve şerefli insanlarını zelil hâle getiriler. Herhalde bunlar da böyle yapacaklardır.”
Neml Suresi 34. Ayetinin Tefsiri:
Belkis
burada devlet erkânının görüşlerine müracaat etmekte, hâdise hakkındaki
fikirlerini istemekte ve durum değerlendirmesi yapıp ortak bir kanaat ortaya
çıkarmalarını beklemektedir:
Şimdiye
kadar ki verdiği emirlerde ve yaptığı işlerde onları yanına almadan hiçbir işi
kestirip atmamış, şimdiye kadar devlet işlerinin hiçbirinde keyfi bir yönetimde
bulunmamış, onların fikrini dinlemeden hiçbirini kendiliğinden yürürlüğe
koymamış, her ne emir vermişse onların huzurunda ve görüşlerini alarak
vermişti. Onun için bu mektup işinde de onların fikir ve fetvalarıyla kuvvet
almak istediğini belirtti. Demek ki, Belkis’in devlet işlerini istişâre için
huzurunda toplanan maruf bir topluluk vardı. Ayrıca söz konusu ifadeler,
krallıkla yönetilmesine rağmen Sebe’lilerdeki idâre şeklinin tam bir
diktatörlük olmadığını, aksine zamanın hükümdarının mühim işlerde, devlet
erkânıyla istişare ettikten sonra karar verdiğini göstermektedir.
Burada
tüm işlerin, bunlar arasında devlet işlerinin de istişâreyle yapılmasının
önemine dikkat çekilir. Nitekim Allah Teâlâ Peygamber (s.a.s.)’e: “Karara
bağlanacak işlerde onlarla istişâre et!” (Âl-i İmran 3/159) diye emir
vermiştir. Yine Cenâb-ı Hak, fazilet sahibi kullarını överken: “Aralarındaki
işlerini istişâre ederek yürütürler” (Şûrâ 42/38) buyurur.
Belkıs’ın
istişârede bulunduğu ileri gelenler, “Biz güçlü, kuvvetli ve oldukça savaşçı
bir milletiz” (Neml 27/33) diyerek teslim olmamak için savaşmak lâzım
geleceğini düşünerek güç ve kuvvetlerini yeterli olduğunu ve gerektiğinde
şiddetli bir şekilde savaşabileceklerini belirtmişlerdir. Bununla beraber
açıkça “Savaşmalıyız” demiyorlar; doğrusu kraliçenin emrine karışmayı da pek
uygun bulmuyorlar. Âdeta savaş olmadan bir çare bulunabildiği takdirde sürûr
duyacaklarını hissettirir bir şekilde kararı ehline teslim ederek ve siyasî bir
taktik göstererek sözü şöyle bitiriyorlar: “Bununla birlikte karar verme
yetkisi senindir, senin sorumluluğunda olan bir vazifedir. Ne emredeceğini sen
düşün ve karar ver. Savaş mı yaparsın, yoksa barışa bir yol mu bulursun? Bu
senin bileceğin bir durumdur. Hangi kararı verirsen ver, biz onu yapmaya
hazırız. ”
Belkis,
beyân edilen fikir ve kanaatlerin kendi düşüncesi çerçevesinde ortaya çıktığını
gördü. Bu kez kadınlığın getirdiği savaş ve yıkıcılığa aykırı fıtrî bir
temâyülle harp ihtimâlini bir tarafa bırakmak üzere sözüne devam etti.
Kralların savaşarak bir memlekete girdiklerinde oranın düzenini bozup perişan
ettiklerini, halkının izzet ve şeref sahibi olanlarını hor ve hakir hale
getirdiklerini; öldürme, esaret, sürgün, hapis ve benzeri çeşitli zillet, hakaret
ve kötülüklere düşürdüklerini hatırlattı. Mektubunda “bana karşı baş
kaldırmayın” ikazında bulunan Hz. Süleyman’ın da böyle yapma ihtimalinin uzak
olmadığını imâ etti. Böylece ileri gelenlerin gönüllerinde az da olsa bulunması
muhtemel savaşma meylini tamamen ortadan kaldırdı. Savaştan mümkün olduğu kadar
sakınmak ve memleketi düşman istilâsına uğratmaya sebebiyet vermemek gerektiği
düşüncesini iyice tebellür ettirmiş oldu. Elçileriyle hediye gönderme kararı
ise bu düşüncesinin son hamlesi oldu. Gönderdiği hediyeyle Hz. Süleyman’ın
gerçek durumunu yoklayacak ve ona göre hareket edecekti. Eğer Süleyman (a.s.)
bu hediyeleri kabul ederse, bu onun dünyalık peşinde olduğunu ve barış için
dünyevî vasıtaların fayda verebileceğini anlayacaktı. Yok eğer kabule yanaşmazsa
o zaman bunun akideyle alakalı ulvî bir dâva olduğunu bilecek; hiç bir malın,
hatta yeryüzündeki en değerli şeylerin bile onu durduramayacağını anlayacak ve
teslim olacaktı.
Belkis’in
elçileri Hz. Süleyman’ın huzurunda:
Neml Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Neml Suresi 34. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR