Nesli Tükenen Kuşları Besleyip Doğaya Bırakıyor

Mersin'in Erdemli ilçesinde bir inşaat işçisi, nadir kuş türlerini doğaya yeniden kazandırmak için yetiştiriyor.

İlçeye bağlı tarihi Kızkalesi'nde yaşayan 35 yaşındaki inşaat işçisi hayvansever Bilal Bozkurt, hobi olarak nadir kuş türlerini yetiştirerek doğaya kazandırıyor. Çocukluğundan bu yana kuşlara karşı bir merakının olduğunu söyleyen Bozkurt, "Hobi olarak bu işe başladım, gönül verdim. Zamanla bu hayvanları aldım, büyüttüm, artık arkadaş gibiyiz, dostum gibi bunlar. Nesli buralarda bulunmayan, nadir cinsler olduğu için bu hayvanlara gözüm gibi bakıyorum" dedi.

Özellikle altın sülünlerin kendisi için çok değerli olduğunu anlatan Bozkurt, "Şuan bu kırmızı altın sülünden 4-5 tane var. Toplamda da 100'e yakın kuş türlerinden var. Süs tavuklarım var. Bazıları Türkiye'de bulunmayan güzel ırklı kuşlar" diye konuştu.

"BU GÜZELLİKLERİ DOĞADA GÖRMEK İSTİYORUM"

Bozkurt, "Benim amacım bunların neslinin tükenmemesi. Bu canlıların doğada olmasıdır. Bu güzellikleri doğada görmek istiyoruz. Maalesef bilinçsiz avlanma nesillerini tüketti. Bu ırklardan bildiğim kadarıyla Türkiye'de yok" ifadelerini kaydetti.

KULUÇKA MAKİNASI DA ALDI

Hayvanlar için kuluçka makinası da aldığını dile getiren Bozkurt, "Bu kuluçka makinasında keklik de çıkararak elimden geldiği kadarıyla doğaya salıyorum. Bu kuşları doğada görmek istiyorum, seslerini duymak istiyorum. Yıl içinde 100'e yakın keklik salımı yaptım. Doğada da onları görmeye başladım, bu da beni memnun ediyor" dedi.

Hayvanseverin evinin bahçesinde yaptığı kümeslerde kırmızı altın sülün, sıra altın sülün, Macar sülünü, beyaz keklik gibi nadir türlerin yanı sıra kınalı keklik, tavuz kuşları, ilginç tavuk cinslerinden oluşan yaklaşık 400 kanatlı hayvan bulunuyor.

Kaynak: milligazete.com.tr

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.