Nisâ Suresi 134. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Nisâ Suresi 134. ayeti ne anlatıyor? Nisâ Suresi 134. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Nisâ Suresi 134. Ayetinin Arapçası:

مَنْ كَانَ يُر۪يدُ ثَوَابَ الدُّنْيَا فَعِنْدَ اللّٰهِ ثَوَابُ الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِۜ وَكَانَ اللّٰهُ سَم۪يعًا بَص۪يرًا۟

Nisâ Suresi 134. Ayetinin Meali (Anlamı):

Kim dünya nimet ve mutluluğunu istiyorsa, şunu bilsin ki, dünyanın da âhiretin de nimet ve mutluluğu Allah katındadır. Allah, her şeyi hakkiyle işiten ve kemâliyle görendir.

Nisâ Suresi 134. Ayetinin Tefsiri:

Müslümanları kadınlara ve yetimlere karşı merhametli, şefkatli ve adâletli olmaya teşvik etmek için Allah Teâlâ, anlatılan konunun neticesi sayılabilecek bu âyetlerde kısa fakat son derece tesirli bir tavsiyede bulunarak şu hususları yeniden hatırlatmaktadır:

Birincisi; Allah önceki Ehl-i kitaba ve onlardan sonra gelen bütün mü’minlere, hatta tüm insanlara her türlü işlerini yaparken kalplerinde Allah korkusu olmasını, O’nun azabından ve sevgisini kaybetmekten sakınmalarını emretmiştir. Bu emir, Allah için değil, şüphesiz insanların iyiliği içindir. Eğer bu emirlere uygun davranırlarsa, doğacak netice onların iyiliğine olacaktır. Eğer uymazlarsa, Allah’a hiçbir zarar veremeyeceklerdir. Zira kâinatın yaratıcısı ve hakimi olan Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir. Allah’ın emirlerini uygulamadıkları takdirde, ilâhî emirlere bigâne kalan ve isyankâr bir tutum içine giren o topluluğu yok edip devreden çıkarır ve yerlerine başka bir topluluk getirir. Allah buna elbette hakkiyle güç yetirecek bir kudrete sahiptir. Ayrıca bazı grupların helak edilip ortadan kaldırılması, Allah’ın mülkünün büyüklüğünden hiçbir şey eksiltmez.

İkincisi; Allah hem dünyanın fâni hem de âhiretin bâkî tüm nimet, fayda ve mükâfatlarının yegâne sahibidir. Bunlardan kâbiliyet, istidat, gayret ve cesaretleri ölçüsünde seçim yapmak insanlara düşmektedir. Eğer insanlar bu dünyanın geçici nimetlerini isterlerse, hatta âhiretin ebedi saadetini bunlara feda ederlerse, Allah onlardan dilediğine istediği kadar dünyalık nasip eder. Fakat onlar için âhirette bir nasip olmayacaktır. (bk. Bakara 2/200; İsrâ 17/18) Böyle davrananlar, kendi akılsızlıkları ve basîretsizlikleri yüzünden Allah’ın lutuf deryasından sadece bir damlayı seçtiklerini unutmamalıdırlar. O halde onların, hem bu dünyanın hem de âhiretin sonsuz nimetlerine kavuşmalarını sağlayacak olan, iman ve itaat yolunu tercih etmeleri şüphesiz daha hayırlı olacaktır. Bu tavsiyelerin, “Allah, her şeyi hakkiyle işiten ve kemâliyle görendir” (Nisâ 4/134) ifadesiyle bitirilmesi çok mânidârdır. Allah hakkiyle işiten ve kemâliyle gören bir Zât olduğu için rahmet ve lütfunu kimlere nasıl taksim edeceği hususunda en ince ayrıntıları hesaplama kudretine sahiptir. Şüphesiz O, her şeyi bilmektedir, herkesin niyet ve gayretlerinden haberdardır. O halde, Allah’a âsi olan kimse, O’nun mü’min, müttakî ve itaatkâr kullarına tahsis ettiği nimet ve lutuftan pay beklememelidir. Bu ebedî sermayeden pay almak isteyenler de, gelen âyetlerde beyân edildiği şekilde kâmil bir imanla birlikte hak ve adâlet ölçülerine azami dikkat göstermelidir:

Nisâ Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Nisâ Suresi 134. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...