Nisâ Suresi 27. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Nisâ Suresi 27. ayeti ne anlatıyor? Nisâ Suresi 27. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Nisâ Suresi 27. Ayetinin Arapçası:

وَاللّٰهُ يُر۪يدُ اَنْ يَتُوبَ عَلَيْكُمْ وَيُر۪يدُ الَّذ۪ينَ يَتَّبِعُونَ الشَّهَوَاتِ اَنْ تَم۪يلُوا مَيْلًا عَظ۪يمًا

Nisâ Suresi 27. Ayetinin Meali (Anlamı):

Allah haramları ve helâlleri açıklayarak sizi günahlardan, yanlış yollara gitmekten koruyup affına ve rahmetine yöneltmek diliyor. Ancak şehvetlerine uyanlar, sizin büsbütün yoldan çıkıp uçurumlara yuvarlanmanızı istemektedirler.

Nisâ Suresi 27. Ayetinin Tefsiri:

Yüce Allah bu âyette, 26. âyette de geçen “Allah haramları ve helâlleri açıklayarak sizi günahlardan, yanlış yollara gitmekten koruyup affına ve rahmetine yöneltmek diliyor” ifadesini tekrar kullanmak suretiyle her türlü günahı ve yanlış yolları terk ederek iyilik ve güzellik yoluna sülûk etmenin önemine vurgu yapmakta, böyle yaptıkları takdirde kulların tevbelerinin kabule şâyan hâle geldiğini haber vermekte, bir anlamda bütün insanlara samimi olarak tevbe etme çağrısında bulunmaktadır. Çünkü Cenâb-ı Hak müminlerin dâima iyilik, doğruluk ve istikâmet üzere bulunmalarını, yaptıkları tevbelerde sâbit kadem olmalarını ve böylece onları bağışlamayı murad etmektedir. Nefsânî arzuları peşinde koşanlar, özellikle kadın-erkek ilişkilerinde sınır tanımayıp yalnız şehvetlerine uymanın derdinde olanlar ise herkesi kendilerine benzetmeyi arzu ederler. Başkalarının da kendileri gibi hak yolundan sapmalarını, helâl-haram tanımayarak yalnız dünyevî zevkler peşinde koşup insanlık vazifelerini unutmalarını, behimî ve anlamsız bir hayat peşinde koşmalarını isterler. İnsanoğlu dünyadaki kulluk imtihanı boyunca iki etki arasında bir mücadele vermektedir. Cenâb-ı Hak bu âyetle kullarının şehvete değil hikmete, fazilete, ilâhî emirlere uymalarını istemektedir.

Hz. Mevlânâ, bütün kötülüklerin kaynağının nefsin aşırı şehvet arzusunun olduğunu belirttikten sonra şehvet ateşini söndürmenin çaresini şöyle izah eder:

“Ateş, suyun ve suyun çocukları olan insanların düşmanıdır. Nitekim su da, ateşin can düşmanıdır. Su ateşi öldürür, söndürür; çünkü ateş, suyun ve çocukları olan in­sanların düşmanıdır. Şunu da aklında iyi tut ki, bahsettiğim ateş şehvet ate­şidir. Suçun, günahın, kabahatin aslı ve sebebi odur. Dışardaki ateş, su ile söner; fakat, içerdeki şehvet ateşi insanı cehenneme kadar götürür. Şehvet ateşi su ile sönmez; çünkü kıvrandırmak, azab etmek bakımından onda cehennem huyu vardır. Şehvet ateşinin çaresi nedir? Din nûrudur. Nasıl ki cehennem mümine: «Ey mümin, çabuk geç, senin nûrun benim ateşimi söndürüyor!» diyecektir. Bu ateşi ne söndürür? Allah’ın nûru! Nemrud’un ateşini söndüren Hz. İbrâhim’in nûrunu kendine üstad edin de, Nemrud’a benzeyen nefsinin ateşinden, şu öd ağacı gibi olan bedenin kurtulsun. Şehvet ateşi eksilip bitmez. Ona dilediğini vermemekle eksilir. Bir ateşe odun attıkça, o ateş hiç söner mi? Hiç odunu yakmaz olur mu? Fakat odun atmazsan, ateş söner. Allah’tan korkmak ve çekinmek şehvet ateşine su serper.” (Mevlânâ, Mesnevî, 3695-3795. beyitler)

İşte insanın, nefsinin olumsuz arzularına karşı bu iradeyi göstermesi gerekir. Fakat bu oldukça zordur. Bu yüzden:

Nisâ Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Nisâ Suresi 27. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...