Nisâ Suresi 49. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Nisâ Suresi 49. ayeti ne anlatıyor? Nisâ Suresi 49. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Nisâ Suresi 49. Ayetinin Arapçası:
اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ يُزَكُّونَ اَنْفُسَهُمْۜ بَلِ اللّٰهُ يُزَكّ۪ي مَنْ يَشَٓاءُ وَلَا يُظْلَمُونَ فَت۪يلًا
Nisâ Suresi 49. Ayetinin Meali (Anlamı):
Bakmaz mısın, şu kendilerini temize çıkarıp duranlara? Oysa Allah dilediğini temize çıkarır ve hiç kimseye kıl kadar olsun haksızlık edilmez.
Nisâ Suresi 49. Ayetinin Tefsiri:
Rivayete
göre bazı yahudiler bir gün çocuklarını alıp Resûlullah (s.a.s.)’in huzuruna
geldiler. “Ya Muhammed! Bu çocukların günahı var mıdır?” diye sordular.
Efendimiz (s.a.s.): “Hayır!” buyurunca, “İşte biz de bunlar gibiyiz. Gece
yaptığımız günahlar gündüz, gündüz yaptığımız günahlar gece silinir” diye
kendilerini temize çıkarmak istediler. Bunun üzerine yahudiler hakkında bu
âyetler nâzil oldu. (Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, X, 102)
Bu
âyetler bize, yanlış inanç ve çirkin ameller içinde bocalayan insanların kendi
kendilerini övmelerinin; nefislerinin günahsız ve kalplerinin temiz olduğunu
iddia etmelerinin bir değeri olmayacağını, mühim olanın bizzat Allah tarafından
tezkiye edilmek olduğunu öğretmektedir.
Hz.
Mevlânâ, tezkiye olmuş nefisle tezkiye olmamış nefsin hallerini şu misalle ne
güzel anlatmaktadır:
“Bir
hekîm dedi ki: «Çölde bir karga ile bir leyleği beraber gördüm. Bu hale şaştım
ve aralarındaki birlik, anlaşma nedir; bunu anlayayım diye hallerine dikkat
ettim. Şaşkın bir halde onlara yaklaştım. İkisinin de topal olduklarını gördüm.»
Hele
yurdu gökyüzü olan iri doğan kuşu yani ârif ile yeryüzü harabeler kuşu olan
yarasa yani bilgisiz kişi nasıl dost olabilirler? Biri İlliyyîn’in güneşi,
öbürü Siccîn’den kopup gelmiş yarasa.[1]
Biri her ayıptan arınmış tertemiz bir nûr, öbürü her kapının dilencisi… Biri
Ülker burcunda bir ay, öbürü gübre içinde bir kurt... Biri Yûsuf yüzlü, İsa nefesli bir varlık,
öbürü bir kurt, yahut da boynunda çıngırak bulunan bir eşek. Biri mekansızlık
âleminde uçmakta, öbürü köpekler gibi samanlıkta yaşamakta.
Gül,
gönül diliyle pislik böceğine: «Ey koltuğu kokmuş!» der, «Eğer sen gül
bahçesinden kaçarsan, senin bu tiksintin gül bahçesinin kemalini ve üstünlüğünü
belirtir. Benim gayretim, yani seni istemeyişim: Ey alçak kişi, buradan
uzaklaş! diye kafana bir çomak vurur. Ey alçak! Eğer sen benimle birlikte
olursan, bazıları senin, benim aslımdan bir cins olduğunu sanırlar. Bülbüllere
yakışan yer, çayırlık ve çimenliktir. Pislik böceğinin yurdu da pisliktir.
Allah bana lutfetti de, bir mürşid vasıtasıyle beni pislikten, murdarlıktan
pak etti, arıttı. Böyle iken nasıl olur da nefs-i emmâre[2]
gibi bir murdarı başıma bela eder? Mürşide ulaşmadan önce, bir damarım,
nefsine esir olan o murdarlardan idi. Fakat Hakk, mürşid eliyle o damarı kesip
attı. Artık o kötü damar, o kötü huy bana nasıl ve nerede ulaşabilir?” (Mevlânâ,
Mesnevî, 2103-2119. beyt)
Devam
eden âyetlerde kötü halleri hatırlatılan bir kısım Ehl-i kitap, henüz nefisleri
tezkiye olmadığı halde böyle bir iddiada bulunanlara ibretli bir misal olarak anlatılır:
[1] İlliyyîn: Yedinci kat gökte bir yerin adı. Cennetlerin
en yüksek, en iyi yeridir. Bir rivayete göre de yedinci kat göğün üstünde
Sidretü’l-münteha’nın ve arşın altında bir makam ki, iyi kişilerin amel
defterleri orada bulunur. (bk. Mutaffifîn 83/18-21) Siccîn: Cehennemin
en alt tabakasında, en kötü yeri. Fasıkların,
kâfirlerin, müşriklerin amel defterlerinin bulunduğu yer. (bk.
Mutaffifîn 83/7-9)
[2] Nefs-i emmâre:
Devamlı kötülük yapmayı emreden nefis mertebesi.
Nisâ Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Nisâ Suresi 49. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...