Nisâ Suresi 73. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Nisâ Suresi 73. ayeti ne anlatıyor? Nisâ Suresi 73. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Nisâ Suresi 73. Ayetinin Arapçası:

وَلَئِنْ اَصَابَكُمْ فَضْلٌ مِنَ اللّٰهِ لَيَقُولَنَّ كَاَنْ لَمْ تَكُنْ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُ مَوَدَّةٌ يَا لَيْتَن۪ي كُنْتُ مَعَهُمْ فَاَفُوزَ فَوْزًا عَظ۪يمًا

Nisâ Suresi 73. Ayetinin Meali (Anlamı):

Şayet size Allah’tan bir zafer ve ganimet erişirse, o zaman da, aranızda daha önce sanki hiçbir tanışıklık yokmuş gibi, “Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir kazanç elde etseydim” der.

Nisâ Suresi 73. Ayetinin Tefsiri:

Ayetlerin ifadesine göre münafık karakterli öyle kimseler vardır ki savaş, gaza veya herhangi ictimai bir hizmet söz konusu olunca mutlaka ağırdan alır, tembel davranır ve geri kalır. Mü’minlerin başına bir musibet gelip başarılı olamadıkları, sıkıntı çektikleri veya şehîd oldukları takdirde üzülecek yerde sevinir. Hatta onlarla beraber bulunmayışını Allah’ın bir lütfu olarak görür. Fakat Allah tarafından mü’minlere bir lutuf ve ihsan ulaştığında, fetihler yaparak ganimet elde ettiklerinde sanki onunla müslümanlar arasında hiçbir tanışıklık, hiçbir sevgi bağı yokmuş gibi üzülür ve onlarla beraber bulunup büyük mükafatlara ermiş olmayı ister. Hâsılı müslümanların başarılı ve muzaffer olmasından memnun olmaz, aksine memnuniyet duyacak yerde üzülür, onlarla beraber bulunmadığına ise âhiret düşüncesiyle değil, sırf dünya sevgisiyle pişman olur. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, V, 228-229)

Âyet-i kerîmede geçen لَيُبَطِّئَنَّ (leyubettıenne) kelimesi, ağırlığı ve telaffuzu zor olması bakımından özellikle seçilmiştir. Gerçekten dil, bu kelimenin harflerini ve vurgusunu sonuna kadar telaffuz etmekte son derece zorlanmaktadır. Çünkü kelimenin zorluğu sona doğru daha bir artmaktadır. Şüphesiz zikredilen kelime, vurgusundaki bu zorluk ve ağırlık ile beraberindeki psikolojik hareketi eksiksiz bir şekilde tasvir etmektedir. Bu da tek bir kelimeyle bütün bir durumu anlatan ve tabloyu çizen Kur’an’ın edebî tasvirinin eşsiz örneklerindendir. İçinizde öyleleri var ki, gerçekten ağırdan alır, savaşa gitmez” (Nisâ 4/72) cümlesi, bu kişilerin, ağırdan alma işini eksiksiz yerine getirdikleri, bunda ısrar ettikleri ve bu konuda çaba sarf ettiklerini göstermektedir. Bu da cümlede çeşitli tekit yöntemleriyle ifade edilmektedir. Bütün bunlar bu grubun ağırdan almayı ısrarla sürdürdüğünü, bu durumun müslüman safta olumsuz etki bıraktığını ve müslümanlara çok çektirdiğini göstermektedir. Dolayısıyla âyet-i kerîme, projektörünü onların ruhlarının içine tutmakta ve olağanüstü tasvir gücüyle iğrenç hakikatlerini resmektedir. Bunlar, Resulullah döneminde, ondan sonra da bütün zaman ve mekanlardaki durumlarıyla zayıf ve renkten renge giren münafıklardır. Bunlar, şahsî çıkarlarından daha üstün bir gaye, sınırlı ve küçük kişiliklerinden daha yüce bir ufuk tanımazlar. Bütün dünyayı bir tek mihver etrafında döndürürler ki bu da bir an bile unutamadıkları kendi şahsî menfaatleridir.

Nisâ Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Nisâ Suresi 73. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.