Nisa Suresinin 124. Ayeti Ne Anlatıyor?
Nisa suresinin 124. ayetinde ne anlatılıyor? İnsanları cennete götüren amelleri bildiren âyet; Nisa suresinin 124. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...
Ayet-i kerimede buyrulur:
وَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثٰى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَاُو۬لٰٓئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلَا يُظْلَمُونَ نَق۪يرًا
Erkek olsun, kadın olsun her kim iman etmiş olarak dünya ve ahiret için yararlı iyi işler yaparsa işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar. (Nisâ, 4/124)
CENNETE GÖTÜREN AMEL
Bilgi:
Allah’ın koyduğu kurallara riayet etmeyip kendi akıllarınca uydurdukları din anlayışına göre hareket eden insanlar her devirde bulunabilmektedir. Peygamberimiz (s.a.v.) devrinde de bazı insanlar, günah işleseler bile Allah’ın kendilerine azap etmeyeceğini söylüyorlardı.
Bunun üzerine Rabbimiz önceki ayette, söz konusu kişilerin iddialarının bir kuruntudan ibaret olduğunu ve günah işleyenlerin ceza çekeceğini bildirdi. Bu ayette ise Allah’ın emrine uyarak iman eden ve sâlih amel işleyenlere mutlaka mükâfat verileceği müjdelenmektedir. İman etmeyene ise mükâfat yoktur.
Mesaj:
Allah, inanan kimselerin yaptıkları iyi amellerin mükâfatını mutlaka verecek ve onları cennete koyacaktır.
Kelime Dağarcığı:
Salihât: İyi işler, salih ameller.
Nakîr: Çok küçük nesne, zerre.
Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler
TEFSİR
- Allah’ı görürcesine iyilik yapan bir kimse olarak bütün varlığıyla Allah’a teslim olan ve şirkten uzak dupduru bir tevhid inancıyla İbrâhim’in dînine uyan kimseden daha güzel bir dine kim sahiptir ki? Üstelik Allah, İbrâhim’i dost edinmiştir.
Rivayete göre Yahudilerle Hristiyanlar: “Cennete bizden olandan başkası girmeyecektir” dediler. Kureyşliler: “Biz, öldükten sonra diriltilmeyeceğiz” dediler. Bunun üzerine 123. âyet nâzil oldu. Diğer bir rivayete göre ise mü’minlerle Ehl-i kitap birbirlerine karşı övünmeye koyuldular. Kitab ehli: “Peygamberimiz sizin peygamberinizden öncedir. Kitabımız kitabınızdan öncedir ve biz sizden daha çok Allah’a yakınız” dediler. Mü’minler de: “Peygamberimiz peygamberlerin sonuncusudur. Kitabımız ise, diğer kitaplara karşı hakem mevkiindedir” dediler. Bunun üzerine bu âyet-i kerîme nâzil oldu. (Kurtubî, el-Câmi‘, V, 396)
Dinî gerçekler, hiç kimsenin asılsız temennî ve boş kuruntularına bağlı değildir. Allah Teâlâ, nasıl bir ilâhî kanun koymuşsa onun hükmü câridir, onu engelleyecek hiçbir güç yoktur. Bu açıdan kötülük yapan cezasını çekecek, iyilik yapan da mükâfatını görecektir. İyilik yapanlar, güzel güzel işler başaranlar cennete girecek ve onlar en küçük bir haksızlığa uğramayacaklardır.[1]
Hz. Ebubekir şöyle anlatır: Bir gün Resûlullah (s.a.v.)’in yanında bulunurken “Gerçek şudur ki; kim bir kötülük yaparsa onun cezasını görecek ve Allah’tan başka da ne bir dost bulabilecek ne de bir yardımcı” (Nisâ 4/123) âyeti nâzil oldu. Efendimiz:
“- Ebubekir, bana indirilen bu âyeti sana okutayım mı?” buyurdu. Ben:
“- Tabii ki ya Rasûlallah” dedim. Bana bu âyeti okuttu. Sanki belimin kırılıp ayrıldığını hissettim ve öylece kasılıp kaldım.
Peygamberimiz (s.a.v.):
“- Neyin var, ne oldu?” diye sordu. Ben:
“- Anam babam sana fedâ olsun ya Rasûlallah, hangimiz günah işlemez ki! Şimdi biz işlediklerimiz yüzünden mutlaka cezalandırılacak mıyız?” diye üzüntümü ifade ettim. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.v.) şu açıklamayı yaptı:
“- Ey Ebubekir! Sen ve diğer mü’minler hatalarınız sebebiyle dünyada bazı sıkıntı ve meşakkatlere uğratılarak cezalandırılırsınız. Öyle ki Allah’a günahsız olarak kavuşursunuz. Diğerlerine gelince onların yaptıkları biriktirilir ve cezaları kıyamet gününe bırakılır.” (Tirmizî, Tefsir 4/3039)
Yine bu âyetin tesiriyle sarsılan müslümanlara Allah Resûlü (s.a.v.) şu teskin ve teselli edici nasihatte bulunmuştur:
“İtidali kaybetmeyin, doğruluktan ayrılmayın. Şunu bilin ki, müslümanın karşı karşıya kaldığı her bir musibette -ayağının sürçmesi, parmağının kanaması gibi küçük sıkıntıları ve herhangi bir tarafına batan bir diken de dâhil olmak üzere- günahlarına bir kefaret vardır.” (Müslim, Birr 52)
Dipnot:
[1] Hurma çekirdeğinin üstündeki, hurma fidanının kendisinden neş’et edip büyüdüğü çok ince beyaz çukurcuğa اَلنَّق۪يرُ (nakîr), yarığındaki ipliğe اَلْفَت۪يلُ (fetîl), çekirdeğe yapışık ince kabuğa da اَلْقِطْم۪يرُ (kıtmîr) denilir. Bu kelimeler, en küçük ölçü ve miktarları belirtmek için kullanılır.
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com
YORUMLAR