Nisa Suresinin 40. Ayeti Ne Anlatıyor?

Nisa Suresinin 40. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Yapılan bir iyiliğin sevabının kat kat olduğunu bildiren ayet; Nisa suresinin 40. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...

Ayet-i kerimede buyrulur:

اِنَّ اللّٰهَ لَا يَظْلِمُ مِثْقَالَ ذَرَّةٍۚ وَاِنْ تَكُ حَسَنَةً يُضَاعِفْهَا وَيُؤْتِ مِنْ لَدُنْهُ اَجْرًا عَظ۪يمًا

Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez; o zerre, bir iyilik ise onu katlar, kendi katından da büyük mükâfat verir. (Nisâ, 4/40)

İYİLİĞİN SEVABI KAT KAT

Bilgi:

Bir işin iyi olması, hem onun mahiyetine hem de yapanın niyetine bağlıdır. Önceki ayetlerde Rabbimiz, sahip olduğumuz mallardan başkalarına vermeyi teşvik etmiş ve cimriliği kötülemişti. Fakat O, yardım etmenin tek başına “iyilik” olarak nitelenmeyeceğini de bildirmişti.

Yardımı yapan kişinin mümin olması, Allah’tan başka kimseden karşılık beklememesi ve yardım ederken gösteriş duygusuna kapılmaması gerekiyordu. İşte bu şartları taşıyan yardım ve infakları Yüce Allah hakiki bir iyilik saymakta ve bunların mükâfatını eksiksiz hatta kat kat vereceğini bildirmektedir.

Mesaj:

  1. En küçük iyiliğin bile sevabı vardır.
  2. Allah, iyiliğin sevabını kat kat verecektir.

Kelime Dağarcığı:

Miskal: Ağırlık, tarihteki bir ağırlık ölçüsü ve para birimi.

Zerre: Çok küçük nesne, toz parçası.

Hasene: İyilik, güzellik.

Ecr: Ücret, mükafat, sevap.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

  1. Allah’a ve âhiret gününe inanmadıkları halde mallarını insanlara gösteriş için harcayanları da Allah sevmez. Bir kimsenin arkadaşı şeytan olursa, o ne fenâ bir arkadaştır!
  2. Onlar, Allah’a ve âhiret gününe inanıp, Allah’ın kendilerine ihsân ettiği nimetlerden O’nun yolunda harcasalardı, ne zararları olurdu sanki! Ama Allah onları çok iyi bilmektedir.
  3. Şu kesindir ki, Allah zerre kadar bile olsa kimseye zulmetmez. Ama zerre kadar bir iyilik yapılsa, onun sevabını kat kat artırır ve ayrıca kendi yüce katından pek büyük bir mükâfat verir.

Bunlar Allah’a ve âhiret gününe inanmadıkları halde, yalnız gösteriş için, dünyada iyi bir nam ve mevki edinmek için mallarını ve paralarını harcarlar. Bunların yaptıkları iyiliklerin Allah katında bir değeri yoktur. Hem bu gösteriş meraklısı insanlar, hem de cimri olup cimriliği tavsiye edenler şayet Allah’a iman etmiş olsalardı ve Allah rızâsı için ihsan ve infak etselerdi, yaptıkları hiçbir amel karşılıksız kalmaz, Allah’ın lütfuyla kat kat fazla karşılığını görür ve ebedî saadeti kazanırlardı.

Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Şüphesiz Allah, mü’min kulun iyiliğini eksiltip ona zulmetmez. Mü’min dünyada yaptığı iyiliğe karşılık rızıkla mükâfatlanır; âhirette de ayrıca mükâfatını görür. Kâfir ise dünyada yaptığı iyiliğin karşılığını alır, âhirette ona hiçbir karşılık yoktur.” (Müslim, Kıyâmet 56; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 125, 283)

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com

İslam ve İhsan

ALLAH RIZASI İÇİN YAPILAN İYİLİĞİN FAZİLETİ

Allah Rızası İçin Yapılan İyiliğin Fazileti

HER BİR İYİLİĞİN KARŞILIĞI KAÇ SEVAPTIR?

Her Bir İyiliğin Karşılığı Kaç Sevaptır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.