Nisa Suresinin 87. Ayeti Ne Anlatıyor?

Nisa suresinin 87. ayetinde ne anlatılıyor? Allah’tan daha doğru sözlü kimsenin olmadığını bildiren âyet; Nisa suresinin 87. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...

Ayet-i kerimede buyrulur:

اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ لَيَجْمَعَنَّكُمْ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ لَا رَيْبَ ف۪يهِۜ وَمَنْ اَصْدَقُ مِنَ اللّٰهِ حَد۪يثًا۟

Allah -ki kendisinden başka ilah yoktur- elbette kıyamet günü hepinizi huzuruna toplayacaktır, bunda hiçbir kuşku yoktur. Sözce Allah’tan daha doğru kim vardır! (Nisâ, 4/87)

ALLAH’TAN DAHA DOĞRU SÖZLÜ KİMSE YOKTUR

Bilgi:

Kur’an, ahirete yönelik olarak inananlara müjdeler vermekte, inkârcıları ise azap ile korkutmaktadır. Fakat bu mukaddes kitabı açıkça reddedip Allah’a isyan edenler bulunduğu gibi ona kuşku ile yaklaşan ve özellikle de müjdelerinin ve korkutmalarının gerçekleşmeyebileceğini düşünenler de olmuştur. Hâlbuki Kur’an Yüce Allah’ın sözüdür.

Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir? O’nun verdiği sözün yerine gelmesine engel olabilecek hiçbir güç yoktur. O, bizim ilahımızdır ve O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. O, dünyada yaptıklarımızın karşılığını ahirette mutlaka verecektir.

Mesaj:

  1. Yüce Allah’ın kıyametle ilgili verdiği sözlerin hepsinin gerçekleşeceğine inanmak gerekir.
  2. Ahiret hayatı hiç şüphesiz gerçektir.

Kelime Dağarcığı:

Esdak: Daha doğru, en doğru.

Hadis: Söz, kelam.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

  1. Allah ki O’ndan başka ilâh yoktur. O, geleceğinde hiçbir şüphe bulunmayan kıyâmet gününde sizi elbette bir araya toplayacaktır. Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir?

Kendinden başka hiçbir ilâh olmayan Allah Teâlâ, insanları kıyâmet gününe kadar öldürerek yerin altında, kıyâmet günü de dirilterek mahşer meydanında bir araya toplayacaktır. Bunda en küçük bir şüpheye mahal bulunmamaktadır. Zira bu hakikati haber veren Allah’tır ve O’ndan daha doğru sözlü de hiç kimse yoktur. Bu günde insanların Cenâb-ı Hakk’a hesap vermek üzere kabirlerin kalkmaları sebebiyle ona “Kıyâmet günü” denmiştir. Nitekim âyet-i kerîmede:

“Öyle bir günde ki, bütün insanlar kabirlerinden kalkıp, hesap ve ceza için Âlemlerin Rabbinin huzurunda divan dururlar!” (Mutaffifîn 83/6) buyrulmaktadır.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com

İslam ve İhsan

SIDK NE DEMEK? PEYGAMBERİMİZİN SIDK VE İSTİKÂMETİ

Sıdk Ne Demek? Peygamberimizin Sıdk ve İstikâmeti

SIDK / SADAKAT İLE İLGİLİ ÖRNEKLER

Sıdk / Sadakat İle İlgili Örnekler

DOĞRU SÖZLÜLÜK (SIDK) İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Doğru Sözlülük (Sıdk) İle İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.