Nişanın Bozulmasında Zararın Tazmini
İslam’a göre nişanın bozulması durumunda zararın tazmini nasıl olur?
İslâm haklı bir neden olmaksızın da nişanın bozulabileceğini kabul etmiş, fakat kusursuz tarafın uğrayabileceği maddî ve mânevi zararın tazmini üzerinde durulmamıştır.
Çünkü İslâm toplumunda nişanlıların yalnız başbaşa kalması veya birlikte yaşaması meşrû sayılmadığı için erkek veya kadının büyük ölçüde zarar göreceği, prensip olarak düşünülmemiştir.[1]
Ancak toplumun yeni değer yargılarına kapılan ve birlikte gezip dolaşan, hatta birlikte yaşayan nişanlıların ayrılmasından tarafların önemli bir maddi veya mânevî zarara uğradıkları da bir gerçektir. Bu yeni yaklaşıma göre konuyu araştıran günümüz bazı fakihleri İslâm’ın hileli alış-verişi yasaklamasını ve “zarar verme de zarar görme de yoktur” prensibini dikkate alarak nişanın bozulmasından zarar görenin de bu zararını mahkeme yolu ile isteyebileceğini söylemişlerdir. Diğer yandan nişanlıların yaptığı harcamalar evlenme ümidi ile olmaktadır. Mâliki mezhebine göre sebebe dayalı va’d borç doğurur.
Günümüz fakihlerinden Ebû Zehra, es-Sibâî ve Mahmud Şeltut gibi bilginler nişanın bozulması durumunda kusursuz tarafın uğradığı zararı isteyebileceği görüşündedir.
Dipnot:
[1] bk. Sibâî, Şerhu Kanûni’l-Ahvâli’ş-Sahsiyye, Dimaşk 1958, I, 44; Ebû Zehra, el-Ahvâlü’ş-Şahsiyye, s. 40, 41; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul 1983, s. 174, 175.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları
YORUMLAR