Nisyân Ne Demektir?

Nisyân ne demektir? Kısaca anlamı nedir? Kuran'da kaç yerde ve hangi anlamlarda geçiyor?

Sözlükte "bir şeyi unutmak, kasten terk etmek ve gâfil olmak" anlamlarına gelen nisyân kavramı ve türevleri Kur'ân'da 45 defa geçmiş ve bir şeyi kasıtsız olarak unutmak ve çoğunlukla bir görevi bilinçli olarak terk etmek (Kehf, 18/24, 63) ve ihmal etmek (Kasas, 28/77) anlamlarında kullanılmıştır.

İnsan; bir şeyi, bir bilgiyi, bir olayı ya iyice öğrenmediği, kavramadığı ve zihnine yerleştirmediği için unutur ya da tekrarlamadığı için zamanla hafızasından silinir. "Hafıza-i beşer nisyân ile malüldûr" özdeyişi unutmanın insanda tabiî bir vâkıa olduğunu ifade eder. Unutma, insan için bazen iyi bazen kötü olabilir. Bilgilerin ve görevlerin ifasının unutulması kötü; buna mukabil üzücü olayların, öfke, kızgınlık, kırgınlık vb. şeylerin unutulması ise iyidir. Peygamberimizin beyanına göre; insan, unutarak bir şeyi yapmasından veya terk etmesinden dolayı dinen sorumlu değildir (Münâvî, II/219, No: 1705). Çünkü unutma irade dışı bir olaydır.

Kur'ân'da "nisyân" kavramı Allah ve insan için söz konusu edilmiştir. Allah'ın, hiçbir şeyi unutmadığı (Meryem, 19/64) ancak kendisini unutanları unuttuğu (Tevbe, 9/67) bildirilmiştir. Allah'ın unutması; bir şeyi hatırlayamaması, bilgilerinin kaybolması anlamında değil, müşâkele yoluyla kendisini unutanları nimet, ihsan ve rahmetinden mahrum etmesidir.

İnsanın unutması; Kur'ân'da çoğunlukla bir görevi, bir gerçeği kasten ve bilerek terk etmesi, ihmal etmesi, görmezlikten gelmesi anlamında kullanılmıştır. Mesela, kâfirlerin; yaratılışlarını (Yâsîn, 36/78), âhireti (A'râf, 7/51), hesap gününü (Sâd, 38/26) kitabı (A'râf, 7/53), Allah'ın âyetlerini, (Tâ-hâ, 20/126) Allah'ı anmayı (Furkân, 25/18) ve yaptıklarını (Mücadele, 58/6); münafıkların, Allah'ı (Tevbe, 9/67), Yahûdîlerin; cumartesi günü balık avlama yasağını (A'râf, 7/165); cezalandırılan zalim toplumların kendilerine yapılan uyarıları (En'âm, 6/44) ve Allah'ı anmayı (Furkân, 25/18), zalim insanın isyân ve günahlarını (Kehf, 18/57); insanların başkalarına iyiliği emredip nefislerini unutmaları (Bakara, 2/44) "nisyân" kavramı ile ifade edilmiştir. Bu anlamda nisyân; îmân etmemek, farz görevleri yapmamak, haramları işlemek, isyân ve günah içinde olmayı ifade eder. Allah'ı unutmak, itaatı terk etmektir. Hesap gününü unutmak âhireti inkâr etmek ve âhireti için hazırlık yapmamaktır. Âyetleri unutmak, îmân etmemek veya emir ve yasakları tavsiye ve ahkamı uygulamamaktır. Günahları unutmak, tevbe etmemektir. Dünya'da Allah'ı, emir ve yasaklarına uymayı unutanlar, âhirette unutulacaklar, yani nimetten mahrum bırakılacaklardır (Tâ-hâ, 20/126).

Kaynak: Diyanet

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.