Nübüvvet Nedir?

Nübüvvet nedir? İslami lügatte nübüvvet ne anlama gelmektedir? Nübüvvet kelimesine örnek cümleler ile  kısaca nübüvvet ne demektir?

Nü­büv­vet ne­bî­lik, pey­gam­ber­lik anlamlarına gelmektedir. Risâlet ve nübüvvet sözcükleri olup, peygamberlik anlamına gelir. Her rasûl, aynı zamanda nebîdir. Buna göre Hz. Mûsâ, Dâvud, İsâ ve Hz. Muhammed hem rasûl ve hem de nebîdirler.

NÜBÜVVET KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Rasûlullah (s.a.v), sükûtu ve tefekkürü çok severdi. Nübüvvetine (peygamberliğine) yakın zamanlarda halvet ve uzlete çekilmeyi daha çok arzu eder olmuştu. Mekke-i Mükerreme’ye yaklaşık 5 km mesâfedeki Hirâ Mağarası’na giderek orada günlerce kalırdı. O’nun bu uzletlerindeki ibadeti; tefekkür etmek, atası İbrahim (a.s) gibi göklerin ve yerin melekûtundan ibret almak ve Kâbe’yi seyretmekti. Cenâb-ı Hak bu şekilde Efendimiz’i mukaddes vazifeye hazırlıyordu.

*****

İslâm’ın zuhûr mekânı olarak Arabistan’ın seçilmesindeki bir diğer hikmet de, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in risâlet ve nübüvveti hakkında kimsenin kalbine bir şüphe düşmemesini temin gâyesidir. Araplar, okuma- yazma bilmeyen, ümmî bir millet idi. Bu sebeple komşu milletlerin tükenmiş ve fesat ile mâlûl kültür ve felsefelerinin tesirinde kalmamışlardı.

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ümmî bir kimse değil de, komşu devlet ve medeniyetlerin târih ve kültürüne, eski semâvî kitapların muhteviyâtına vâkıf bir kimse olarak risâlet vazîfesiyle insanlığın huzûruna çıksaydı, elbette ki insanların, O’nun getirdiklerini ilâhî bir vahiy olarak kabûl etmeleri bu kadar kolay

olmazdı.

*****

İbn-i Arabî Hazretleri, diğer bir eserinde de şöyle der:

“Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, insan nev’i içinde varlığın en mükemmelidir. Bunun içindir ki nübüvvet O’nunla başladı, O’nunla sona erdi.” (İbn-i Arabî, Fusûsu’l-Hikem, IV, 319)

*****

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadîs-i şerîflerinde:

“Beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi de pek güzel yaptı.” buyurmuşlardır. (Süyûtî, I, 12)

Peygamber Efendimiz’in anne-baba terbiyesinden mahrum iken bile ulvî bir ahlâk üzere yetişmesi, O’nun nübüvvetinin (peygamberliğinin) delillerinden biridir.

NÜBÜVVET, RESUL, NEBİ, PEYGAMBER KELİMELERİNİN ANLAMI NEDİR?

Peygamber kelimesi Farsça olup “haber taşıyan ve elçi” anlamına gelir. Bir terim olarak, “Allah’ın kulları arasından seçtiği ve vahiy yoluyla emir ve yassaklarını insanlara ulaştırmak üzere görevlendirdiği elçiye" peygamber denir.

Arapça’da peygamber karşılığı olarak “rasûl ve mürsel” kelimeleri kullanılır. Çoğulları “rusül” ve “mürselûn” gelir.

Rasûl, bir terim olarak yeni bir kitap ve yeni bir şerîatla gönderilen peygamberi ifade eder. Hz. Musa, İsa ve Muhammmed (a.s) böyledir.

Nebî de Allah’ın emir ve yasaklarını insanlara haber veren, fakat yeni bir kitap ve yeni bir şerîatle gönderilmeyip, önceki bir peygamberin kitap ve şerîatini ümmetine tebliğ ile görevli bulunan peygamberdir. Çoğulu “enbiyâ” dır.

Risâlet ve nübüvvet sözcükleri ise mastar olup, peygamberlik anlamına gelir. Her rasûl, aynı zamanda nebîdir. Buna göre Hz. Mûsâ, Dâvud, İsâ ve Hz. Muhammed hem rasûl ve hem de nebîdirler.

İslam ve İhsan

PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN ŞAHSİYETİ VE NÜBÜVVETİ

Peygamber Efendimiz'in Şahsiyeti ve Nübüvveti

PEYGAMBERİMİZİN NÜBÜVVETİNİ İSPAT EDEN 5 MUCİZESİ

Peygamberimizin Nübüvvetini İspat Eden 5 Mucizesi

PEYGAMBERLERİN NÜBÜVVET VE RİSALETİ

Peygamberlerin Nübüvvet ve Risaleti

HZ. MUHAMMED (S.A.V.) KİMDİR?

Hz. Muhammed (s.a.v.) Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.