Nûr Suresi 26. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Nûr Suresi 26. ayeti ne anlatıyor? Nûr Suresi 26. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Nûr Suresi 26. Ayetinin Arapçası:
اَلْخَب۪يثَاتُ لِلْخَب۪يث۪ينَ وَالْخَب۪يثُونَ لِلْخَب۪يثَاتِۚ وَالطَّيِّبَاتُ لِلطَّيِّب۪ينَ وَالطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَاتِۚ اُو۬لٰٓئِكَ مُبَرَّؤُ۫نَ مِمَّا يَقُولُونَۜ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَر۪يمٌ۟
Nûr Suresi 26. Ayetinin Meali (Anlamı):
Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler de kötü kadınlara yakışır. Temiz ve iffetli kadınlar temiz ve iffetli erkeklere, temiz ve iffetli erkekler de temiz ve iffetli kadınlara yakışır. Bu temiz insanlar, iftirâcıların kendilerine isnat ettikleri suçlardan uzaktır. Onlar için bir bağışlanma, bol ve güzel bir rızık vardır.
Nûr Suresi 26. Ayetinin Tefsiri:
İşaret
edilen bu sosyolojik ve psikolojik kanunlar çerçevesinde âyetle ilgili şu
izahlar yapılabilir:
Birincisi;
iffetsiz, zinakar kadınlar zinakar erkeklere yakışır. Böyle kadınlar sadece
böyle erkeklere nasip olur. Çünkü Allah Teâlâ’nın görevlendirdiği bir melek
vardır. Bu melek, aralarında benzerlikler bulunanları birbirlerine yönlendirip
kaynaştırır. Zinâ eden erkekler de zinâ eden kadınlara yakışır. Çünkü ortak
vasıfları taşımak, bir araya gelip bir birlik oluşturmanın şartlarından
biridir. Zinâdan uzak olan iffetli kadınlar iffetli erkeklere, iffetli erkekler
de iffetli kadınlara yakışır. Çünkü iffetli erkekler, iffetli kadınları bırakıp
iffetsiz olanlara talip olmazlar. İffetli olan erkek ve kadınlar iftiracıların
dedikodularından çok uzaktır. Onların insan olmaları hasebiyle işledikleri
başka hataları için bağışlanma vardır. Onlar dünyada helâl rızıklara, âhirette
ise daha güzel, bol ve kesintisiz olan cennet nimetlerine erişeceklerdir. Buna
göre Resûlullah (s.a.s.)’in temizlerin en temizi, iffetlilerin en iffetlisi,
bütün insanların en hayırlısı olması, Hz. Aişe’nin de en temiz ve en iffetli
kadın olduğunu ortaya koymaktadır. Zaten “Bu temiz insanlar, iftirâcıların
kendilerine isnat ettikleri suçlardan uzaktır” (Nûr 24/26) ifadesi, onun
hakkında uydurulan iftiranın kesinlikle yalan olduğunu haber vermektedir.
İkincisi;
kötü sözler, kötü erkek ve kadınlar için olup onlar hakkında söylenmesi lâyıktır.
Kötü sözün iyiler hakkında söylenmesi uygun düşmez. Aynı şekilde erkek ve
kadınlardan kötü olanlar, haklarında kötü sözlerin söylenmesine lâyıktır. Güzel
sözler, iyi erkek ve kadınlara lâyıktır. İyi erkek ve kadınlar da haklarında
güzel sözler söylenmesine lâyıktır. İşte bu iyi ve temiz insanlar, haklarında
kötü insanların söylediklerinden uzaktır. Buna göre âyetin iniş gayesi, Hz.
Aişe’nin zinadan uzak olduğunu bildirmektir.
Üçüncüsü;
kötü sözler ancak kötü olan erkek ve kadınlardan çıkar. Temiz insanlardan böyle
şeyler sâdır olmaz. Kötü erkek ve kadınlar da, ifk hadisesine iştirak edenlerin
yaptığı gibi, kötü söz söylemeye alışıktırlar. Çünkü kabın içinde ne varsa
dışarı o sızar. İyi sözler ise ancak iyi erkek ve kadınlardan sadır olur.
Kötülerden böyle şeyler hasıl olmaz. İyi erkek ve kadınlar da iyi sözler
söylemeye alışıktırlar. Onlardan iyi sözden başkası duyulmaz. İşte bu iyi
insanlar, kötü insanların söylediği kötü sözleri söylemekten uzaktır. Onlar, bu
gibi kötü şeyleri asla ağızlarına almazlar.
Dördüncüsü;
Allah’ın haram kıldığı amelleri gönüllü olarak ancak onları tercih eden kötü
insanlar yaparlar. Onlar, hep bu tür amellere meylederler. Herkes kendine layık
olan şeye meyyâldir. Buna göre fiil de failine layıktır. Herhangi bir iş yapan
kimse, yaptığı o işle bizzat kendisinin temiz mi pis mi, değerli mi değersiz
mi, şerefli mi şerefsiz mi olduğunu ortaya koyar. Yine kötü haller, nefsânî
arzular, şehvetler bunlara layık olan habis ruhlu kimselere layıktır. Çünkü
sıfat sahibinden, sahibi de sıfatından ayrılmaz. Aynı şekilde haram mallar,
yiyecekler ve içecekler de rütbesi o seviyede olan ve himmetini bunlar üzerine
teksif eden kişilere layıktır. Habis ruhlu insanlar ancak böyle haram mallara
meylederler; böyle haram mallar da ancak o habislere nasip olur. Buna mukâbil
Allah’ın râzı olduğu ameller ve taatler temiz insanlardan sadır olur. Onlar
böyle amelleri tercih eder ve onları yerine getirmek için çalışıp çabalarlar.
Yine güzel haller, ulvî duygular, nefsâniyetten sıyrılarak hakka yaklaşma iştiyakı
bu gibi güzel ve temiz insanlara aittir. Onlar himmetlerini her türlü âdi,
basit ve değersiz şeylerden yükseklerde tutarlar; ancak gerçek izzet sahibi
Rabbin huzurunda boyun eğer, tezellül gösterirler. Aynı şekilde temiz ve helâl
mallar, yiyecekler ve içecekler de bu gibi temiz insanlara layıktır. Onların
kazandıkları ve kullandıkları mallarda ne şeriat açısından bir pürüz ne de
yaratıklar açısından bir minnet söz konusudur.
Şimdi
de aile mahremiyetinin korunmasını ve bu hususlarda ortaya çıkabilecek kötülüklerin
önüne set çekilmesini sağlayan ilâhî buyruklar gelmektedir:
Nûr Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Nûr Suresi 26. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...