Odtü'den Sonra Ege'de De Mescit Krizi Çıktı

ODTÜ yerleşkesinde gerginliğe yol açan mescit krizinin ardından bir üniversitenin Tıp Fakültesi Hastanesi mescidinin sağlıksız koşullarda olması öğrencileri ve hastaneye gidenleri isyan ettirdi.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde geçen aylarda yaşanan mescit gerginliğinin ardından Ege Üniversitesi'nde de mescit krizi yaşandı.

DUVARLARI DÖKÜLÜYOR

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde senelerdir mescit yokluğundan yakınan öğrenciler şimdi de var olan mescitlerin sağlıksız koşullarda olmasından yakındı. Hastaneye gelen vatandaşlar da özellikle Cuma namazı sırasında koridorda insanların betona oturarak namaz kıldığını, boya badana yapılmadığını, çöp bidonlarının bile koridorda tutulduğunu ifade etti. Bir öğrencinin de kayda aldığı görüntülerde duvarların dökülmesi dikkat çekti.

MORG YOLUNDA, ÇÖP BİDONLARI ARASINDA NAMAZ 

Morga giden yol üzerinde bir kadın ve bir erkek mescidinin bulunduğu hastanede, vatandaşlar mescitlerin çok küçük ve sağlıksız olduğunu, namaz kılmak isteyenlerin sığmadığını iddia etti. Morga giden koridorda namaz kılmaya çalıştıklarını öne süren öğrenciler de duvarların yıkık dökük olması, koridorda çöp bidonlarının bulunması ve sağlıksız ortamdan dolayı ibadetlerini zorlukla yaptıklarını dile getirdi. Öğrenciler son derece bakımsız ve özellikle kış aylarında içine girilmez bir hâl aldığını söyledikleri bina için yetkilileri görevini yapmaya çağırdı.

“GEREKLİ ÇALIŞMA YAPILACAK”

Ege Üniversitesi yetkilileri ise mescidin daha önce çok daha kötü durumda olduğunu ve düzeltildiğini belirterek, sadece Cuma günleri her camide olduğu gibi yoğunluk olduğunu ve mescit alanıyla alâkalı gerekli çalışmayı yapacaklarını belirtti.

Kaynak: İHA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.