Öfke İle İlgili İbretlik Bir Hadise
Şeyh Sâdî buyurur: “Senin boyunduruğun altında, emrine tâbî ve hizmetine âmâde köleye lüzumsuz yere ve haddinden fazla öfkelenme. Sen de haddini bil ve aşırı gitme! Zira mahşer günü köle âzâd olur, serbest bırakılır ve onun efendisi olan sen zincire vurulursan, bu senin için en büyük rezilliktir…”
Rivâyete göre Câfer-i Sâdık Hazretleri’nin bir kölesi vardı. Kendisinin yakın hizmetlerini görürdü. Birgün köle, getirdiği içi çorba dolu kâseyi, kazârâ Câfer Hazretleri’nin üzerine döktü. Üstü başı çorbaya bulanan Câfer Hazretleri de, öfke ile kölenin yüzüne baktı. Bunun üzerine köle:
“–Efendim! Kur’ân’da; « وَالْكَاظِمِینَ الْغَیْظ » buyruluyor, öfkelerini yenenler takdîr ediliyor!” dedi. O zaman Câfer-i Sâdık Hazretleri:
“–Öfkemi yendim!” dedi. Bu sefer köle:
“–Kur’ân’da aynı yerde; « وَالْعَافِینَ عَنِ النَّاسِ » buyrularak, insanların kusurlarını bağışlayanlar da takdîr ediliyor!” dedi.
Câfer Hazretleri: “–Haydi bağışladım seni!..” dedi. Bu defâ da köle:
“–Âyetin sonunda; « وَاﻟﻠﮧُّ یُحِبُّ الْمُحْسِنِینَ » : Allah ihsanda bulunan, iyilik eden kimseleri sever!»147 buyruluyor!” dedi.
Bunun üzerine Câfer-i Sâdık Hazretleri:
“–Haydi git, hürsün artık; seni Allâh için âzâd ettim!..” dedi.
Bu misal, canlı bir Kur’ân olarak yaşayabilmenin en güzel örneğidir.
Aynı zamanda öfkenin hazmedilmesinde Kur’ânî düstur ve prensiplerin ne kadar müessir olduğunun da bir nişânesidir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, 46. Sayı
YORUMLAR
Merhabalar, çok güzel yazıları takip ediyoruz ama arapçası yazan Kur'an 'ın türkçesinide yazmanız mümkün olmaz mı, hem eski türkçeden hem arapçadan anlamayan ben ve benim gibi çok fazla insan var, bu tip aydınlatıcı hadiseler de bari bir nebze olsun eksik kalmayalım çabasındayız. Hayırlı günler.