Oğlunun Duymasının Hayaliyle Yaşıyor

Suriye'nin İdlib kentinde rejime ait savaş uçaklarının attığı varil bombası nedeniyle kulaklarında işitme sorunu oluşan 9 yaşındaki Muhammed Ahmet'in annesi, çocuğunun yeniden duyup, okula gitmesini istiyor.

Hatay'ın Reyhanlı ilçesine sığınan anne Fikret Bizmavi (23), yaklaşık 5 yıl önce Halep'te yaşadıkları dönemde, oğlunun aşırı ateşlenmesi nedeniyle tedavisi için İdlib'e geldiklerini söyledi.

Şifa bulmak için gittikleri İdlib'de tam tersi bir duruma düştüklerini anlatan Bizmavi, henüz tedaviye bile başlamadan, dinlenmek için durdukları bölgenin, rejimin hava saldırısına uğradığını belirtti.

YAŞADIĞI ŞOK YÜZÜNDEN SESİ KISILDI, KONUŞAMADI

Saldırıdan kendisi ile eşinin yara almadan kurtulduğunu dile getiren Bizmavi, şöyle devam etti:

"Patlamanın şiddeti çok büyüktü. Bulunduğumuz yer harabeye döndü ve çok kişi hayatını kaybetti. Biz ateşlenen çocuğumuza şifa ararken, bu kez yaşadığı şok yüzünden sesi kısıldığı ve konuşamadığı için arayışa girmek zorunda kaldık. Olayda Muhammed'in bir kulağı tamamen işitme yetisini kaybetti. O günden bu yana sadece diğer kulağıyla yüzde 5 duyuyor. "

Çocukları için Türkiye'ye geldiklerini ifade eden Bizmavi, "Ben ve eşim, onun için çırpınıyoruz. Suriye'de Halep, Humus ve İdlib'de olmak üzere 9 kez sağlık merkezlerine gittik ancak sonuç alamadık. Biz de çareyi Türkiye'ye gelmekte bulduk." dedi.

İŞİTME CİHAZINA İHTİYACI VAR

Türkiye'de de tedavi arayışlarını sürdürdüklerini bildiren Bizmavi, "Burada 3 kez sağlık merkezlerine gittik, bizimle çok iyi ilgilendiler. Evladımın işitme cihazı sayesinde tekrar duyabileceğini söylediler ancak bunu alacak maddi imkanımız bulunmuyor. Evladımın yeniden duymasını ve akranları gibi okullu olmasını çok istiyorum." diye konuştu.

Eşinin günübirlik işlerde kazandığı parayla geçimlerini sağladıklarını belirten Bizmavi, çocuğu için gece gündüz dua ettiğini, kendilerine uzanacak yardım elini beklediklerini sözlerine ekledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.