Okul Saatleri İçin Yeni Düzenleme

Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilerin gün aydınlanmadan yola çıkmasının engellenmesi için bir genelge yayınladı. İllerdeki okul başlama saatleri buna göre ayarlanacak.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 8 Eylül tarihinde, yeni öğretim yılında okul servislerini ilgilendiren bir genelge yayınladığı ortaya çıktı. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz adına Temel Eğitim Genel Müdürü Dr. Cem Gençoğlu imzasıyla yayınlanan genelgenin 4. maddesinde, “2017/2018 eğitim-öğretim yılında kış saati uygulamasına geçilemeyeceğinin göz önünde bulundurulması” istendi.

Bundan dolayı, “Taşımalı sistem ve özel öğrenci servisiyle taşınan öğrencilerin gün aydınlanmadan yola çıkmalarına müsaade edilmemesi” talimatı verildi. Tüm valiliklere gönderilen genelgede her ilin kendi iklim ve coğrafi koşullarının dikkate alınması ve ilk ders başlama saatinin gün ışığından daha fazla yararlanılmasını temin edecek şekilde belirlenmesi istendi. Okula giriş ve servis saatlerinin valilikler tarafından belirlenmesi gerektiği vurgulandı. Genelgede akşam çıkış saatiyle ilgili herhangi bir bilgi yer almadı.

KAYIT PARASI İSTEYENE İŞLEM YAPILACAK

Genelgede, ayrıca velilerden kayıt ücreti adı altında ücret talep edilmemesi gerektiği hatırlatılarak, isteyen okul yöneticileri hakkında işlem yapılacağı kaydedildi.

İSTANBUL’DA 08.00’DEN ÖNCE ZİL ÇALMAYACAK

İstanbul Valiliği bu seneye yönelik yeni bir adım atarak, ilçe milli eğitim müdürlükleri yanında kaymakamlıklara ve ilçe emniyet müdürlüklerine de gönderilen yazıyla ikili eğitim yapan okullarda derslerin saat 08.00’den önce başlatılmaması talimatı verdi. Yeni uygulama tekli eğitim yapan okulları memnun ederken ikili öğretim olan kurumlarda ders çıkış saati 19.00’u bulacak. İstanbul Valiliği’ndeki yetkililerden alınan bilgilere göre, geçen sene başlanan yaz saati uygulaması ardından velilerin isteği üzerine bu karar alındı.

Kaynak: Hürriyet

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.