Okumak, Müslümanlar İçin Farzı Kifayedir

Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Dr. Ali Muhyiddin el-Karadaği, "okumanın Müslümanlar için farzı kifaye olduğunu" bir kısım tarafından bu görevin yerine getirilmemesi durumunda ümmetin tamamının günahkar sayılacağını söyledi.

İstanbul'da düzenlenen 4'üncü Uluslararası CNR Kitap Fuarı'nda verdiği "Okumak ve Medeniyet" isimli konferansta Karadaği, ancak okuyan halklara sahip ülkelerin tam anlamıyla ilerleyebileceğini ifade etti.

Karadaği, "Yeterli sayıda kimsenin askeri, ekonomi, maliye, bilim ve okuma konusundaki görevleri yerine getirmesiyle farzı kifaye gerçekleşmiş olur, bunların yapılmaması ümmeti günaha düşürür." dedi.

İslamın ilk emrinin "Oku" olduğuna işaret eden Karadaği, "Allah'ın, Peygamberimiz Hazrteti Muhammed'e indirdiği ilk ayet olan "Oku" emriyle, sadece Kur'an-ı Kerim'i okuma kastedilmedi. Aynı zamanda kitapları, içinde bulunduğumuz gerçekleri, insanları ve hayatı da okumamız istendi. Böylece Kur'an ışığında hayatı anlamaya dönük kapsamlı bir okuma yapalım." ifadelerini kullandı.

ALİM, ABİDDEN DAHA DEĞERLİDİR

Konferansın ardından AA muhabirine de açıklamalarda bulunan Karadaği, "Çalışan Müslüman ile alim, abidden (ibadet eden kimse) daha değerlidir." dedi.

İslamın sadece ibadetle sınırlı kalmayı öğretmediğini, insanların hayatlarına açılmak ve faydalı olmayı da amaçladığını kaydeden Karadaği, tüm bunların ise okuma ve ilimle elde edilebileceğini, ümmete ve çevremizdeki dünyaya bu şekilde yarar sağlayabileceğimizi ifade etti.

Karadaği, "Kuran-ı Kerim'de evrenden bahseden ayetlerin sayısı bin 500'den fazla. Ahiretle ilgili ayetler ise 600. Bunun anlamı 'iyice düşünmek, anlamak ve bilmektir'." diye konuştu.

Resmi açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirilen 4'üncü Uluslararası CNR Kitap Fuarı'na aralarında Suudi Arabistan, Katar, Fas, Ürdün, Filistin, Irak ve Kuveyt'in de bulunduğu 14 Arap ülkesinden yaklaşık 100 yayın evi katılıyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.