“Ölümü Çokça Hatırlayın” Hadisi

Ölümü neden düşünmeliyiz / tefekkür etmeliyiz? “Bütün zevkleri bıçak gibi kesen ölümü çokça hatırlayın!” hadis-i şerifini nasıl anlamalıyız?

Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyuruyorlar:

“Bütün zevkleri bıçak gibi kesen ölümü çokça hatırlayın!” (Tirmizî, Zühd, 4)

Ölümü aklından çıkarmayıp lâyıkıyla tefekkür edebilen kimse, fânî lezzetlere; âhiret yolcusu olduğunu bilen kimse de dünya misafirhânesindeki oyuncaklara aldanmaz, onlarla oyalanıp vakit kaybetmez.

Çocuklar deniz kenarında oynarken kumdan evler yapar, onunla bir müddet oynar, canları sıkılınca da kendilerini saatlerce oyalayan bu evi bir tekmeyle yerle bir ederler. Yahut kuvvetli bir dalga gelir, o evcikleri yutuverir.

Ölüm de aynen böyledir. Gelecek günlere dâir nice hayaller kuran, nice plânlar-projeler yapan insanoğlu, ölümü hatırlayınca gönül ufkunu acı bir hüzün kaplar. Zihnindeki plânları gerçekleştirmek üzere olan kimseler, “ha bugün ha yarın” diye çırpınıp dururken, ölüm her şeyi bir anda yıkıp dağıtıverir. Onca emek ve zahmet, çocukların kumdan evleri gibi yok olup gider.

Hâl böyle olunca, nefsânî hayallerin dizginlerini büsbütün koyuverip, ömrü, ölüm gerçeğini unutarak yaşamaya çalışmak, ne büyük bir gaflet manzarasıdır!..

Nitekim Ebû Saîd el-Hudrî radıyallâhu anh’ın naklettiğine göre, Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem yere bir çubuk dikmişti. Sonra bunun yanına ikinci bir çubuk, biraz ilerisine de üçüncü bir çubuk diktiler. Daha sonra ashâbına dönerek:

“–Bunun ne demek olduğunu biliyor musunuz?” diye sordular.

Onlar her zaman yaptıkları üzere:

“–Allah ve Rasûlü daha iyi bilir!” diye mukâbelede bulundular. Peygamber Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem, kendisini merakla dinleyen ashâbına meseleyi şöyle îzâh ettiler:

“–Bu birinci çubuk insan, ikincisi onun eceli, üçüncüsü de istek ve arzularıdır. İnsan, kuruntular peşinde koşup dururken ecel önünü keser ve onu alıp götürür.” (Ahmed İbn-i Hanbel, Müsned, III, 18)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

ÖLÜMÜ TEFEKKÜR

Ölümü Tefekkür

TEFEKKÜR NASIL YAPILIR?

Tefekkür Nasıl Yapılır?

ÖLÜMÜ ÇOK HATIRLAMANIN HİKMETİ

Ölümü Çok Hatırlamanın Hikmeti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.