Ömür Sermayesi Tükeniyor

Ömür sermayesini gaflet içinde ziyan edenler, kendilerine yeniden bir mühlet verilmesini isteyecekler. Fakat ömür bir sefere mahsus verilen bir nîmet. O elden çıktıktan sonra ne tekrarı var, ne de telâfîsi…

İşbu ecel şerbetini elbet tadısarsın,
Tadışına şek yoktur, şimdi onu tattın tut.

İmâm Gazâlî Hazretleri’nin oğluna yaptığı şu îkâzı çok ibretlidir:

“Oğul! Farz et ki bugün öldün. Hayatında geçirdiğin gaflet anlarına ne kadar üzüleceksin. Âh, keşke, diyeceksin. Lâkin heyhât! (Geri dönüş, artık söz konusu değildir!)”

“Her mü’min, sabah namazını kıldıktan sonra kendisine şu hatırlatmalarda bulunmalı:

«–Benim sermayem ömrümdür. Ömrüm gidince sermayem de gider ve artık kazanma imkânım kalmaz. Bu başlayan gün, yeni bir gündür. Allah Teâlâ bugün de bana müsâade ederek ikramda bulundu. Eğer canımı almış olsaydı, elbette bir günlüğüne de olsa dünyaya geri gönderilip çokça sâlih ameller işlemeyi temennî edecektim.

Şimdi farz et ki öldün ve bir günlüğüne dünyaya dönmene izin verildi. O hâlde bugün günahlara kat’iyyen yaklaşma! Sakın ola ki bugünün bir ânını bile boşa geçirme. Zira her nefes, paha biçilemeyen bir nîmettir.”

Âyet-i kerîmelerde buyrulur:

“Herhangi birinize ölüm gelip de;

«–Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip sâlihlerden olsam!» demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan infâk edin. Allah, eceli geldiğinde hiç kimsenin (ölümünü) ertelemez. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” (el-Münâfikûn, 10-11)

Necip Fâzıl da bu hakîkate işaretle şöyle der:

Hasis sarraf, kendine başka bir kese diktir;
Mezarda geçer akça neyse onu biriktir!

Yine Cenâb-ı Hak, hayat nîmetini âhiretten gâfil şekilde ziyan edip Cehennem’e dûçâr olanların derin pişmanlığını da şöyle haber vermektedir:

“Onlar orada:

«–Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki, (dünyada iken) yaptığımızın yerine sâlih ameller işleyelim!» diye feryâd ederler. (Onlara şöyle denilir:)

«–Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Size bir uyarıcı da gelmedi mi? (Niçin inanmadınız?) Şimdi tadın (azâbı)!»” (Fâtır, 37)

Demek ki ömür sermayesini gaflet içinde ziyan edenler, kendilerine yeniden bir mühlet verilmesini isteyecekler. Fakat ömür bir sefere mahsus verilen bir nîmet. O elden çıktıktan sonra ne tekrarı var, ne de telâfîsi…

Üstelik Cenâb-ı Hak bizleri her gece ölümün kardeşi olan uykuya daldırıyor ve her sabah da âdeta bir “ba‘sü ba‘de’l-mevt” yani “ölümden sonra diriliş” tatbikâtı yaşatıyor. Böylece Rabbimiz bize her sabah ömür takviminden yeni bir sayfa daha açarak âdeta yeni bir fırsat ve mühlet ihsân ediyor.

Bu ilâhî tanzim, bizlere öldükten sonra tekrar dünyaya geri dönmek isteyenlerin derin nedâmetini düşündürmeli ve uhrevî gayretlerimizi artırmaya vesîle olmalıdır. Esâsen bu şuur ve gayret, selim bir aklın da en büyük göstergesidir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2020 – Kasım, Sayı: 417

İslam ve İhsan

ÖMÜR SERMAYESİNİN MUHASEBESİ

Ömür Sermayesinin Muhasebesi

HZ. DAVUT’UN (A.S.) DUASI

Hz. Davut’un (a.s.) Duası

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.