Önce Müslüman Ol, Sonra Çarpış!

Gayrimüslimlerle ilişkilerimizde onlara karşı tavrımız nasıl olmalıdır?

Gayr-i müslimlerle münâsebetlerde Allâh’ın hükümlerinden, Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinden ve tebliğdeki hassâsiyetlerinden tâviz vermemek îcâb eder.

Bedir Harbi’nde Müslümanların sayısı müşriklerin üçte biri kadardı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Hazret-i Ali ve Ebû Lübâbe bir deveye nöbetleşe binerek sefere gidiyordu. Medîneli iki müşrik, yolda orduya yetişerek Müslümanların safında savaşmak istediklerini bildirdiler.

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:

“–Siz bizimle mi (yola) çıktınız?” diye sordu.

Hubeyb adlı müşrik:

“–Hayır, Sen bizim kız kardeşimizin oğlusun ve komşumuzsun. Biz kavmimizle ganimet için sefere çıktık!” dedi.

ALLAH’A VE RESÛLÜ’NE İMAN ETTİN Mİ?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:

“–Sen, Allâh’a ve Rasûlü’ne îmân ettin mi? (Benim Allâh’ın Rasûlü olduğumu kabul ediyor musun?)” diye sordu.

Hubeyb:

“−Hayır!” cevâbını verince Hazret-i Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

“–Öyleyse geri dön! (Allah bize kâfîdir.) Bir müşriğin yardımına ihtiyacımız yok!..” buyurdu.

Hubeyb ısrar etti:

“–Kavmim benim harpte ne kadar şecaatli ve düşman bağrında yaralar açan bir cengâver olduğumu iyi bilir. Müslüman olmasam da ganimet mukâbili Sen’in yanında çarpışsam olmaz mı?” dedi.

ÖNCE İSLAM

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:

“–Hayır, önce Müslüman ol, sonra çarpış!” buyurup yoluna devam etti.

Bir müddet sonra Hubeyb yine gelip teklifini tekrarladı. Fakat cevap değişmedi. Kalabalık müşrik ordusuna karşılık, asker sayısı az olan Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem’in bu kararlılık ve teslîmiyeti, Hubeyb’i derinden etkiledi. Nihâyet büyük bir coşku içinde Müslüman olduğunu haber verdi. Buna çok sevinen Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem:

“–İşte şimdi dilediğini yap!” buyurdu. (Bkz. Müslim, Cihâd, 150)

KİM RESÛL’E İTAAT EDERSE, ALLAH’A İTAAT ETMİŞ OLUR

Velhâsıl, gayrimüslimlerle münâsebetlerde Allâh’ın hükümlerinden, Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinden ve tebliğdeki hassâsiyetlerinden tâviz vermemek îcâb eder. Bu hususlardaki en ufak bir tâvizin îmânı zedeleyeceğini unutmamak gerekir. Zira âyet-i kerîmelerde buyrulur:

“Kim Rasûl’e itaat ederse Allâh’a itaat etmiş olur...” (en-Nisâ, 80)

“Ey îmân edenler! Allâh’ın ve Rasûlü’nün önüne geçmeyin. Allah’tan korkun...” (el-Hucurât, 1)

Öte yandan gayrimüslimlerle diyaloglarda sergilenen bâzı tâvizlerin, o yanlışı irtikâb edenlerin şahıslarına âit olduğunu da unutmamak gerekir. Bu nevî münferid hâdiseler sebebiyle istikâmet ehli bâzı mü’min toplulukları karalamaktan da İslâm kardeşliği şuuruyla sakınmak îcâb eder. Zira bu nevî taşkınlıkların, evvelâ İslâmî hassâsiyetlere riâyet içinde tebliğ gayreti gösteren mü’min gönülleri rencide ettiği unutulmamalıdır.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlakından 1, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

İSLAM’DA GAYRİMÜSLİMLERİN HAKLARI

İslam’da Gayrimüslimlerin Hakları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.