Önce Zengin mi Yoksa Fakir mi Olmak İstersin?
Abdullah Sert Hocaefendi, geçmiş peygamberler döneminde yaşamış, ömrünün yarısında zenginlik diğer yarısında da fakirlikle imtihan olan adam ve karısının hikayesini anlatıyor.
ÖNCE ZENGİNLİK SONRA FAKİRLİK İLE İMTİHAN OLAN KARI VE KOCA
Geçmiş peygamberlerden birine Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuş:
Filan yerdeki kuluma söyle ki ömrünün yarısında zenginlik vereceğim, yarısında da fakirlik vereceğim, böyle takdir ettim. Yalnız önce veya sonra olmasını kulumun arzusuna bıraktım, ona sor, hangisini önce vereyim? Fakirliği mi? Zenginliği mi?
O kimse de zevcesine sordu, “Hangisini önce isteyelim?” dedi, zevcesi “Önce zenginliği isteyelim!” dedi. O zât da “Hayır, önce fakirliği isteyelim, gençliğimizde nasıl olsa katlanırız, fakat ihtiyarlığımızda fakirliğe katlanamayız, o zaman zenginlik daha iyi olur.” dedi. Allah’a değil de zenginliğe güvendi.
Zevcesi ise, “Biz önce zenginlik isteyelim, bir şartla ki; mâdem zengin yaşayacağız, biz de zenginliğimizden bütün yoksullara, yediğimmizden yedirelim, giydiğimizden giydirelim, herkesi faydalandıralım. Bu şekilde şükrederek zenginliği önce yaşayalım.” dedi.
Bunun üzerine zevcesinin şartıyla önce zenginliği istemeye karar verdiler.
Zenginliklerinden hep yedirip içirdiler, tasadduk ettiler, herkesi faydalandırdılar, fukaranın gönlünü hoş ettiler, muhtaçları sevindirdiler.
Bundan Cenâb-ı Hak da çok hoşnut ve râzı oldu, vaktâki zenginlik bitti, fakirlik başlayacağı zaman geldi, Allah Teâlâ şöyle ferman etti:
Mâdem bu kulum nîmetlerimden herkesi faydalandırdı, yoksullarımın gönlünü hoş etti, ben de onlar hakkındaki fakirlik hükmünü tebdil ettim, ömürlerinin hepsini zenginlikle hükmettim, fakirliği kaldırdım, artık onlara fakirlik yoktur, dedi.
İşte şükretmek ve mal ile şükür, nîmeti böyle artırır.