Önemli Olan Para Değil, Kızımın Yaşamasaydı

İbrahim Arslanhan, "Parayı çocuğumun tedavisi için kullanacaktım. Evladım vefat ettikten sonra parayı ne yapayım? Kullanmak işime gelmezdi. İhtiyacı olana verilmesi için iade ettim" dedi.

Konya'da bir baba, böbrek kanseri olan kızının tedavisi için Hadim Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından karşılıksız verilen 2 bin lirayı, çocuğu yaşamını yitirince "Başka insanlar faydalansın" diyerek geri verdi.

Hadim Toplum Sağlığı Merkezinde hizmetli olarak çalışan İbrahim Arslanhan'ın (47), 20 yaşındaki kızı Neslihan'a 8 ay önce böbrek kanseri teşhisi konuldu. Kızının tedavisi için birçok şehre giden, maddi ve manevi olarak elinden geleni yapan, ancak yavrusuna şifa bulamayan Arslanhan, bu süreçte maddi olarak da zorlanmaya başladı. Bunun üzerine kardeşi, Arslanhan'ın bilgisi olmadan Hadim Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına başvurdu. Başvurunun ardından, Neslihan'ın her ay kullanacağı ilaçlar için karşılıksız 2 bin lira verilmesi kararlaştırıldı. Baba Arslanhan, paranın hesabına yatırılmasından 10 gün sonra evladını kaybetti.

Acılı baba, "Başka Neslihanlar faydalansın" düşüncesiyle 2 bin lirayı vakfa iade etti.

YAŞAMI ZORLUKLARLA GEÇTİ

İbrahim Arslanhan, yaptığı açıklamada, 23 yıl öncesine kadar evinin geçimini el arabasında sebze meyve satarak sağladığını söyledi. Daha sonra şimdiki işini yapmaya başladığını aktaran Arslanhan, kirada oturduğunu, otomobilinden başka bir şeyinin olmadığını ifade etti.

Evinin yandığını, o dönemde zorluk çekse de bunu kimseye hissettirmediğini dile getiren İbrahim Arslanhan, "4 çocuğumdan Ertuğrul'u 1,5 yaşındayken beyin kanamasından kaybettim. Bir üniversitenin sosyoloji bölümünü kazanan kızım Neslihan'a böbrek kanseri teşhisi konulunca, aynı acıyı tekrar yaşamamak için çok çabaladım." diye konuştu.

"BELKİ BAŞKASINA FAYDASI OLUR"

Rahatsızlığı nedeniyle üniversiteye gidemeyen kızının tedavisi için birçok kez il dışına çıktığını, maddi olarak zorlansa da hep dimdik ayakta durduğunu belirten Arslanhan, çabalara rağmen kızının 1 ay önce hayata gözlerini yumduğunu dile getirdi.

İbrahim Arslanhan, Hadim Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının verdiği parayı iade etmesine ilişkin ise şunları dile getirdi:

"Önemli olan para değil, kızımın yaşamasaydı. Kızıma bir vitamin tedavisi yaptıracaktık. Bu da yaklaşık 2 bin lirayı buluyordu. Kardeşim yanıma gelip vakfa başvurmamı tavsiye etti. Kabul etmedim. Sonra bilgim olmadan 'Durumu senden iyi olanlar müracaat ediyor, başvuruyu yaptım' deyince, 'Keşke başvurmasaydın' karşılığını verdim, çünkü durumu benden daha kötü olanlar başvurabilir, onların önüne geçebilirdim. Yetkililer hesabıma parayı yatırmış. Hesaptan çekemeden kızım vefat etti. Parayı çocuğumun tedavisi için kullanacaktım. Evladım vefat ettikten sonra parayı ne yapayım? Kullanmak işime gelmezdi. İhtiyacı olana verilmesi için iade ettim. 2 bin lira değil, 100 bin lira da olsa geri verirdim. Benim başıma gelen, başkasının da başına gelebilir. En azından onlar alıp kullanır. Belki başkasına faydası olur."

Kızı sağlığına kavuşmuş olsa dahi vakıftan aldığı parayı yine iade etmeyi düşündüğünü anlatan Arslanhan, talep etmemesine rağmen durumunu bilen kardeşlerinin ve arkadaşlarının zorla verdiği paraları da borç olarak kabul edip, geri vereceğini ifade etti.

DAVRANIŞI DUYGULANDIRDI

Hadim Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı yetkilileri ise İbrahim Arslanhan'ın, hesabına yatırılan parayı hakkı olduğu için vermeyebileceğini belirtti.

Ancak babanın acısına rağmen "başka ihtiyaç sahipleri faydalansın" düşüncesiyle parayı iade etmek için kendilerine başvurduğuna dikkati çeken yetkililer, "Gerçekten duygulandık. Örnek bir davranış sergiledi. Kendisini örnek gösteriyoruz. Parayı hibe etti" ifadesini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.