Oruç Borcu Hesaplama

RAMAZAN ÖZEL

Oruç borcu nedir? Oruç borcu (fidyesi) ne kadardır? Oruç borcu hesaplama 2018 bilgilerini sizler için derledik.

Diyanet İşleri Başkanlığı 2018 en düşük fitre (fıtır) ve oruç fidyesi (günlük) bedelini, kişi başı 19 lira olarak belirledi. Bu aynı zamanda oruç tutamayan ya da oruç borcu bulunan bir kişinin vermesi gereken günlük oruç borcu (fidyesi) tutarıdır.

2018 ORUÇ BORCU HESAPLAMA

Günlük 19 tl olan fitre miktarı üzerinden aylık oruç borcunuzu hesaplayabilirsiniz:

19x30=570 tl tüm Ramazan ayı oruç borcu olarak çıkan hesaptır.

Oruç fidyesi nedir, hangi durumlarda gerekir? Oruç fidyesi ne kadar? Oruç fidyesi nasıl ödenir? Oruç fidyesi ne zaman ve kimlere verilir? Fidye verme gücü olmayan kişiler ne yapmalıdırlar? Ayrıntılar için tıklayınız.

PEYGAMBERİMİZ'İN ORUÇ BORCUYLA İLGİLİ SÖZÜ

İbn-i Abbâs (r.a.) anlatıyor:

“Bir kimse Rasûlullah r’e gelerek:

«–Yâ Rasûlâllah! Annem vefât etti, üzerinde de bir aylık oruç borcu var, onun adına borcunu ödeyeyim mi?» dedi.

Rasûlullah:

«–Annenin üzerinde mal borcu olsaydı onun adına ödemez miydin?» diye sordular.

«–Evet, öderdim!» deyince de, Efendimiz:

«–Allâh’a olan borç, ödenmeye daha lâyıktır!»” buyurdular. (Müslim, Sıyâm, 155)

ORUÇ BORCUNU ÖDEME ŞARTI

Her geçen gün bünyesi zayıflayan hasta ve yaşlıların tutamadıkları farz oruçları için sağlıklarında fidye ödemeleri veya fidyenin ödenmesini vasiyet etmeleri şarttır. Böyle bir vasiyetin mevcûdiyeti ve terekenin üçte birinin de yeterli olması hâlinde mîrasçıların bu fidyeyi ödemeleri, dînî bir vecîbedir. Vasiyeti yoksa veya terekenin üçte biri vasiyet için yeterli değilse, mîrasçıların teberrû kabîlinden bunu ödemeleri tavsiye edilmiştir.

Yolculuk, hastalık, gebelik, süt emzirme, ileri derecede açlık ve meşakkat gibi mazeretler de oruç tutmamaya veya başlanmış bir orucu bozmaya ruhsat teşkil etse de, tutulamayan bu oruçlar için fidye ödenmesini câiz kılmaz. Mazeret hâli ortadan kalkınca bunların kazâ edilmesi gerekir. Bu

kimseler şayet kazâ edemeden ölmüşse, mîrasçıların aynı şekilde bu oruçlar için fidye vermesi, İslâm âlimlerince câiz, hattâ mendup (tavsiye edilen) bir davranış olarak görülmüştür.

ÖLEN KİMSENİN ORUÇ BORCU VERİLMELİ MİDİR?

Sağlığında mazeretsiz olarak oruç tutmamış ve kazâ da etmemiş kimse adına dahî vefâtından sonra fidye verilebileceği, bu fidyenin, ölenin oruç borcunu iskāt etmesinin muhtemel olduğu söylenmiştir. Âlimler bu hususta ihtilâf edip tartışmışlardır.

Îfâ edilemeyen ibadetler için mükellefin vefâtından sonra fidye denmesinin cevâzı ve borcu düşürücü olup olmadığı tartışması, bedenî ibadet olmaları sebebiyle “namaz ve oruç” üzerinde temerküz eder. Mükellefin sağlığında îfâ etmediği “kurban, adak, kefâret, zekât” gibi malî ibadetlerin, vefâtından sonra vasiyetine bağlı olarak veya mîrasçılar tarafından kendi arzularıyla mâlî ödeme şeklinde telâfi edilmesi, daha mâkul görünmektedir. Zira hem borçla îfâsı arasında cins birliği mevcuttur, hem de bu tür ibadetlere üçüncü şahısların hakları taalluk etmiştir.

Mâlî ibadetlerde niyâbet, yani vekillik de kâide olarak câizdir. Bu görüşlerin temelinde ise herhangi bir şer’î delilden ziyade; ümit, ihtiyat ve temennîye dayalı bir iyimserlik bulunmaktadır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyyet Yolculuğu, Erkam Yayınları